GMK Röportajlar #40: Kardelen Akçam

GMK Röportajlar’ın 40’ıncısını, üyemiz Kardelen Akçam’la gerçekleştirdik. Görsel iletişimle ilgilenmeye henüz sosyoloji öğrencisi olduğu yıllarda başlayan tasarımcının işleri arasında spesifik bir alan olarak kapak tasarımı dikkat çekiyor.

  • Yazar Admin, 21.06.2025

GMK Röportajlar’ın 40’ıncısını, üyemiz Kardelen Akçam’la gerçekleştirdik. Görsel iletişimle ilgilenmeye henüz sosyoloji öğrencisi olduğu yıllarda başlayan tasarımcının işleri arasında spesifik bir alan olarak kapak tasarımı dikkat çekiyor. Akçam, kitabın her zaman kendini anlamak ve ifade etmekte en çok faydalandığı araç olduğunu, bu nedenle yayın tasarımına ilgi duyduğunu belirtirken tasarımcıların yayıncılık dünyasında yaşadığı telif sorunlarına da dikkat çekiyor. “İyi tasarım”ı izleyiciyle gerçekten bağ kurabilen ve ona yorum alanı tanıyan tasarım olarak nitelendiren Akçam'la hem profesyonel çalışmaları hem de mesleğin günceli ve geleceğine dair bir sohbet gerçekleştirdik.

01_Kardelen Akçam.JPG (1.26 MB)


Grafik tasarımcı olmaya nasıl karar verdiniz? Bize serüveninizden bahseder misiniz?

Grafik tasarımcı olma kararım biraz geç bir zamana denk geliyor. Karardan daha çok kendimi içinde bulduğum bir konum gibi. Lisans ve yükseklisansım sosyoloji üzerine. Lisenin son iki yılından itibaren hedefim sosyoloji alanında akademik kariyer yapmaktı. Öte yandan, çocukluğumdan beri fotoğrafa da ilgim vardı. Ama bu fotoğraf hiçbir zaman bir manzara ya da ilk bakışta güzel diye tanımlanabilecek bir nesnenin kaydedilmesi olmadı. Üniversitede fotoğrafçılık kulübüne katıldım. İlk yılımda istediğim makineye sahip olmadığım için fotoğraf çekmek dışında bir üretim yapma ihtiyacı duyuyordum. Böylelikle fotoğraf tarihine yöneldim ve gördüğüm fotoğrafları kullanarak kolajlar üretmeye başladım. Bu sayede Photoshop kullanmayı öğrendim. Yükseklisans tezimi yazdığım dönem beni yeniden bir şeyler üretmeye itti ve sevdiğim kitaplar için alternatif kapaklar tasarlama fikri ortaya çıktı. Tasarladığım ilk kapak Susan Sontag’ın Fotoğraf Üzerine kitabı içindi. Bugünden bakınca birçok eksiği/hatası olan amatör bir kapak, fakat sosyal medyada 40 arkadaşımın beğenmesi bile benim için çok teşvik edici olmuştu. Bu sayede yaklaşık 30-35 kapak tasarladım ve hepsini sosyal medya hesaplarımda paylaştım. Bir diğer motivasyonum da bir yayınevinden freelance olarak iş alırsam bunun doktora sürecimde bana ekonomik destek sağlayacağıydı. Yükseklisansı bitirip doktora tez önerimi hazırlarken Everest Yayınları’yla görüştüm ve hızlı bir kararla yayınevinin tek grafik tasarımcısı olarak tam zamanlı çalışmaya başladım. Ne InDesign kullanmayı ne bir işi baskıya göndermeyi ne de şimdi çok aşina olduğum mesleki terimleri biliyordum. Bildiğim tek şey, bir kitap kapağında ne görmem gerektiğiydi. Her şeyi utana sıkıla birilerine sorarak ve saatlerce eğitim videoları izleyerek öğrendim. Bu nedenle çok yorucu ve stresli bir dönemdi. Aklımın bir köşesinde de yapamazsam tekrar sosyolojiye dönerim seçeneği hep vardı ama zaman umduğumdan hızlı geçti. Orada üç yıl çalıştım.

 
seçki_kardelen akçam15.jpg (1.93 MB)

seçki_kardelen akçam16.jpg (1.34 MB)Everest Açıkhava Serisi, katlanır ayraçlı kapak tasarımı, 11 x 17,5 cm, 2021’den beri

İletişim tasarımında ilgi duyduğunuz/çalıştığınız spesifik bir alan var mı?  
Kitap her zaman kendimi anlamakta ve ifade etmekte en çok faydalandığım araç oldu. Bu yüzden yayın tasarımı başlıca ilgi alanım. Spesifik olarak da kapak tasarımı üzerine düşünüyor ve çalışıyorum. Her üretim bir kendini ifade yolu olduğu için, özellikle kurgu eserlerdeki duygu ve yapıyı görselleştirmeye çalışmaktan heyecan duyuyorum.

seçki_kardelen akçam2.jpg (1.92 MB) William Shakespeare, Şirreti Evcillestirmek, tiyatro afişi, Moda Sahnesi, 2022

seçki_kardelen akçam1.jpg (2.43 MB)Suat Derviş, Fosforlu Cevriye, kapak tasarımı (özel ciltli, şömizli), İthaki Yayınları, 2025

Sizce bir tasarımcının tasarım anlayışı ile müşterinin beklentileri veya kararları arasında nasıl bir denge olmalı?
Kitap kapağı tasarımı özelinde cevap vereceğim bu soruya. Eğer bir yayınevinin ayrıcalıklı yazarlarından değilseniz, çalışacağınız tasarımcıyı seçemiyorsunuz. Aynı şekilde tasarımcı da yazarı seçemiyor. İletişiminizi yayınevi aracılığıyla sürdürüyorsunuz, bazen de yazarla hiç iletişimde olmuyorsunuz. Burada müşteriyi kim olarak konumlandırdığınız da değişebilir. Yayınevi mi yazar mı? Yayınevinin onaylamadığı bir kapak zaten yazar tarafından görülmeyeceği için önceliğiniz yayınevi oluyor. Yayınevi tarafından beğenilen bir kapak da yazar beğenmezse değişebilir. İkinci durumun konuşmaya değer olduğunu düşünüyorum. Tabii bu sadece Türkçe yazan yazarlar için geçerli. Çeviri bir kitaba çalışıyorsanız, yazarla değil doğrudan çalıştığınız yayıneviyle iletişimde oluyorsunuz.
Yazarın metinle kurduğu ilişki uzun süreli olduğu için onu algılayışı, 10 gün içinde tüm o dünyayı görselleştirmesi gereken tasarımcıyla aynı olmayabiliyor. Bu nedenle yazar kapakta hayal ettiği nesneyi, rengi, fontu görmediğinde onu kabullenmekte zorlanabiliyor. Burada yayınevinin ve editörün doğru konumlanması, yazar ile tasarımcı arasındaki iletişimi tek taraflı isteklere bırakmaması gerekiyor.

seçki_kardelen akçam7.jpg (1.91 MB)Susan Sontag’ın deneme eserleri için seri kapak tasarımı, Everest Yayınları, 2023

seçki_kardelen akçam5.jpg (1.71 MB)Deborah Levy, Yaşayan Otobiyografi serisi Için kapak tasarımı, Everest Yayınları, 2024

Bugüne dek yaptığınız işler arasında sizin için en önemli olanlar hangileri?
Everest Yayınları’ndan çıkan İhsan Oktay Anar’ın Tiamat’ı ile Georges Perec’in Hatırlıyorum ve Yaşam Kullanma Kılavuzu kitapları benim için her zaman ayrı bir yerde duruyor. Çok sevdiğim bu iki yazar için öncelikle tasarımcıdan çok bir okur olarak sorumluluk hissetmiştim. Çalışma sürecim de bu nedenle gergin fakat bir o kadar da keyifliydi.


seçki_kardelen akçam8.jpg (2.23 MB)İhsan Oktay Anar, Tiamat, kapak tasarımı (özel ciltli ve şömizli), Everest Yayınları, 2022

seçki_kardelen akçam3.jpg (2.79 MB)Georges Perec, Hatırlıyorum ve Yaşam Kullanma Kılavuzu,
kapak tasarımı, Everest Yayınları, 2023

Bugüne dek sizi en fazla etkileyen tasarım hangisi ve neden?
Bu sorunun birçok yanıtı olabilir, fakat üzerine düşünürken aklıma gelen iki tasarımın birbiriyle birçok ortak özelliği olduğunu fark ettim. Bunu şimdiye kadar görmemiş olmam da şaşırttı beni. İlki Matt Willey’nin Phoebe Arbstein’ın If You’re Happy filmi için tasarladığı afiş. Bir diğeri de yazar Yōko Ogawa’nın The Memory Police kitabı için Tyler Comrie tarafından tasarlanan kapak. Her ikisi de ilk gördüğüm günden beri aklımdan çıkmayan, tekrar tekrar bakma isteği uyandıran işler. Afişi ilk kez sokakta yürürken bir duvarda asılı görmek, kapakla bir kitapçı rafında karşılaşmak ve o duraksamayı yaşamak isterdim. İlk olarak afişten bahsedeceğim. Film adının ve yönetmenin isminde tercih edilen fontun, puntonun aynı olması ve künyenin konumu hiç alışık olduğumuz şekilde değil. Bu tercihlerin bizde bıraktığı boşluk hissi sayesinde afişi daha iyi algıladığımı hissediyorum. Kadının ne giydiğini görmemek onunla ilgili fikir üretmemi engellediği için beni hissetmeye daha çok itiyor. Kadının başı ve saçlarının tamamını görmemek bile beni orada bir anlam aramaya itiyor. Burada yara alabilir, incitilebilir ve kirlenebilir bir insan görüyorum. Kapakta ise yine yazar ve kitap adında aynı font ve punto tercih edilmiş. Kimliğinden uzaklaşmış ya da uzaklaştırılmış, değiştirilen, belki unutulan birini görüyorum.
Bu soruyu cevaplarken filmi izlemeye ve kitabı okumaya hiç niyetlenmediğimi de fark ettim. Bu, işin içinde olmakla ilgilidir belki, kitap kapağı ya da film afişleri beni o üretimi tüketmeye itmiyor. Sadece onun tasarımıyla ilgileniyorum, o tasarımın bana ne hissettirdiğiyle ve ne öğrettiğiyle. Bu iki tasarım da iyi ki var, onları görmek bana çok iyi geliyor.

seçki_kardelen akçam4.jpg (1.65 MB)Sait Faik Abasıyanık eserleri için seri kapak tasarımı, İthaki Yayınları, 2025'ten beri

seçki_kardelen akçam13.jpg (2.81 MB)

seçki_kardelen akçam14.jpg (2.69 MB)Vüs’at O. Bener 100 Yaşında, seri kapak tasarımı (özel ciltli), Everest Yayınları, 2022

Yaşadığınız şehrin tasarımlarınızı etkilediğini düşünüyor musunuz?
İstanbul gibi çokkültürlü bir şehirde yaşamak görsel çeşitliliğe dair bir farkındalık kazandırıyor, ama bu karmaşık yapı tasarımlarıma doğrudan yansıyor diyemem. Beni daha çok, hepimizi etkilediği gibi Türkiye’nin genel hâli, burada yaşamanın verdiği duygular etkiliyor. Bazen baskılayıcı, bazen de ilham verici. Politik, kültürel ya da sosyal açıdan sürekli değişen bir zeminde durmaya çalışmak, ister istemez düşünsel bir arka plan oluşturuyor. Bu da tasarımıma dolaylı bir şekilde sızıyor olabilir.
 
Bugüne dek işlerinizde telif sorunlarıyla karşılaştınız mı? Tasarım alanında dikkatinizi çeken ya da öncelikli gördüğünüz benzeri sorunlar nelerdir?
Yayınevlerinde maalesef künye ve dolayısıyla telif sorunlarıyla çok sık karşılaşıyoruz. Bir yazarın tüm eserleri için seri tasarımı çalışıyorsunuz, ilk birkaç kitaptan sonra diğerlerinin çıkması zamana yayılabiliyor. Bu süreçte yayıneviyle iş ilişkiniz bittiyse, yayınevi o seriden çıkacak yeni kitaplar için aynı tasarımı devam ettirecek şekilde başka bir tasarımcıyla çalışıyor. Böyle durumlarda tasarımda da sorunlar oluyor. Sizin dikkat ettiğiniz ayrıntılar gözden kaçıyor ya da önemsenmeyip değiştiriliyor. Böyle durumlarda künyenin yeniden düzenlenmesi ve içinde her iki tasarımcının adına yer verilmesi gerekirken sadece yeni tasarımcı geçiyor.


seçki_kardelen akçam12.jpg (1.70 MB)Carl Seelig, Robert Walser ile Yürüyüşlerimiz, kapak tasarımı, Everest Yayınları, 2022

seçki_kardelen akçam9.jpg (1.43 MB)Lu Yao, Sıradan Dünya, kapak tasarımı, Everest Yayınları, 2023

seçki_kardelen akçam11.jpg (1.41 MB)Janika Oza, Bir Yangının Tarihçesi, kapak tasarımı, Dedalus Kitap, 2025

seçki_kardelen akçam10.jpg (2.39 MB)Hwang Sok-yong, Günbatımında, kapak tasarımı, Doğan Kitap, 2025

İletişim tasarımı alanındaki güncel işleri takip ediyor musunuz? İlgiyle takip ettiğiniz tasarımcılar/projeler var mı?
Güncel işlerini yakından takip ettiğim tasarımcılardan biri Matt Willey. Port Magazine için yaptığı tasarımlara bayılıyorum. Christopher Doyle & Co. ilgiyle takip ettiğim işler yapan bir ekip, Tsu Lange Yor için hazırladıkları marka kimliğini özellikle anmak isterim. Blok Design, Made Thought ve başta The Power Plant Contemporary Art Gallery’nin websitelerini tasarlayan Principal Studio da takip ettiğim ekiplerden.
 
Size göre iyi tasarım nedir?
Beni çok etkileyen ama nedenini tam olarak açıklayamadığım, sadece hissettiğim birçok tasarım olduğu için, “iyi tasarım”ın izleyiciyle gerçekten bağ kurabilen tasarım olduğuna inanıyorum. Ne anlatmak istediğini açıkça ortaya koyan, karşı tarafa da yorumlayabileceği bir alan bırakan, işlevsel ve estetik ölçütler arasında denge sağlayan işlerin iyi olduğunu düşünüyorum.
 
Son dönemde üzerinde çalıştığınız yeni projeleriniz var mı?
Kültür-sanat odaklı yeni bir dijital yayıncılık platformunun marka kimliği tasarımı üzerine çalışıyorum. Bir diğer proje ise, önemli bir yazarımızın tüm eserleri için hazırlayacağım seri kapak tasarımları. Külliyat tasarımı, beni en çok zorlayan ama aynı zamanda en çok heyecanlandıran alan. Bunlara ek olarak, düzenli olarak çalıştığım yayınevleri için kitap kapakları tasarlamaya devam ediyorum.


seçki_kardelen akçam6.jpg (1.91 MB)Almancadan kurgu eserler için seri kapak tasarımı, Telemak Kitap (devam ediyor) 

Tasarım dışında uğraştığınız alan(lar) var mı?
Tasarımdan daha uzun süre sosyal bilimler üzerine düşündüğüm için ilk sırada bunu söyleyebilirim. Yükseklisansta beden ve sağlık sosyolojisi çalıştım. Medyada normun sınırları dışında kalan bedenler üzerinden üretilen söylemi analiz etmek amacıyla yöntem olarak sakatlık çalışmalarını ve feminist eleştirel söylem analizini kullandığım bir çalışmaydı. Tez sonrasında da çeşitli dergi ve kongrelerde yer aldım. Uzunca bir süredir tüm zamanımı tasarıma ayırdığım için yeniden yazmaya vakit bulamasam da bu alanda okumaya devam ediyorum. Sosyal bilimlerin de en çekici yanı bu sanırım; tüm düşünce biçiminize, duygu durumunuza sirayet ettiği için ilgi duymayı bırakabileceğiniz, vazgeçmeyi düşünebileceğiniz bir uğraş değil.
Bunun dışında fotoğraf çekmek de tüm gündelik pratiklerime yerleşmiş bir uğraş. Özellikle fotoğraf çekmek amacıyla İstanbul’da tek başıma tüm gün yürüdüğüm, iyi/kötü yüzlerce fotoğraf çektiğim günlerim var. Her an her yerde her şeyin fotoğrafını çeken o insanım.


seçki_kardelen akçam17.jpg (731 KB)Mert Kızılay, Undone, kapak tasarımı ve kitap Tasarımı (Hazal Özkaya ile), 2024

Ne zamandır GMK üyesisiniz? GMK’nın çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
İki yıldır GMK üyesiyim. GMK’nın Türkiye’de grafik tasarım mesleğini görünür kılma ve niteliğini yükseltme konusundaki çabalarını değerli buluyorum. Öğrencilerle deneyimli tasarımcıları bir araya getiren etkinliklerin çok motive edici ve yol gösterici olduğunu düşünüyorum. Meslekteki birçok kişiyle benzer kaygı ve sorunlar yaşadığını, yalnız olmadığını bilmek ve bunların nasıl aşılabileceğini öğrenmek gençler için çok önemli.
 
Mesleğinizin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu mesleğin geleceği hakkında kesin bir şey söylemek zor, çünkü pek çok şey çok hızlı değişiyor. Önemli olan bu değişimin sunduğu yeni yollar ve araçlarla birlikte üretmeye devam edip gelişime açık kalmak.


seçki_kardelen akçam20.jpg (2.72 MB)O’Liban Restaurant menü ve kimlik tasarımı, 2024

Günümüzde teknolojinin grafik tasarıma etkileri üzerine ne düşünüyorsunuz?
Teknolojik gelişmeleri ve yapay zekâyı mesleğimiz için bir tehdit olarak görmüyorum, çünkü bu mesleğin özünde akademik bilgiden ziyade insan duygusunun, sezgilerin ve hikâye anlatımının olduğunu düşünüyorum. Güzel olanla karşılaştığımızda duraksamamızın, beklenmedik çağrışımlara kapılmamızın nedeni bu. Ama teknolojik araçların, yapmak zorunda olduğumuz rutin işleri büyük ölçüde kolaylaştırıp bize daha çok zaman vadettiği bir senaryo çok cezbedici.


seçki_kardelen akçam19.jpg (1.51 MB)
seçki_kardelen akçam18.jpg (825 KB)Judex Podcast Için bölüm kapağı ve sosyal medya gönderi tasarımı (devam ediyor)

Grafik tasarımın toplum üzerindeki etkisi ve tasarımcının sorumlulukları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Grafik tasarım hem kültürel hem de ticari alanlarda topluma mesaj iletebildiği için bir etki gücüne sahip. Bu nedenle tasarımcıların yalnızca müşteri beklentilerine değil, aynı zamanda toplumsal ve çevresel sorumluluklara da duyarlı olması gerekir. Her ne kadar her zaman mesajın içeriğinde doğrudan söz sahibi olmasak da çevre dostu tercihler yapmak, yanlış ve yanıltıcı mesajlardan kaçınmak ve müşterileri daha duyarlı üretimlere teşvik etmek gibi küçük ama anlamlı katkılar sunabiliriz. Bu tür adımlar, zamanla daha büyük bir dönüşümün parçası hâline gelebilir.
 
Bugünkü siz, mesleğinin henüz başındaki size ne söyler?
Her şey uzaktan daha korkutucu görünüyor, korkma.

 

*Röp. Aycan Erarslan (GMK Üyesi)