GMK Röportajlar #30: Neşe Nogay
GMK Röportajlar’ın 30’uncusunu üyemiz Neşe Nogay’a ayırdık.
- Yazar Admin, 10.03.2024
GMK Röportajlar’ın 30’uncusunu üyemiz Neşe Nogay’a ayırdık. 2016’dan bu yana GMK üyesi olan tasarımcı, Atelier Neşe Nogay bünyesinde ağırlıklı olarak kurumsal kimlik, kitap, marka, ambalaj tasarımları yapıyor. “Grafik tasarımın, iletişimin varolduğu her mecrada rolünün farkında olması ve günlük hayatımızda daha özenli biçimde karşımıza çıkması gerektiğini düşünüyorum,” diyen Nogay’la kıtalararası maceraların da yaşandığı mesleki serüveni ve mesleğin geleceğine dair bir sohbet gerçekleştirdik.*
Grafik tasarımcı olmaya nasıl karar verdiniz? Bize serüveninizden bahseder misiniz?
Küçük yaşlarımdan beri yaratıcı bir alanda olmak istediğimi biliyordum. 7-8 yaşlarındayken terzilik, aşçılık, iç mimarlık gibi farklı mesleklere heves ettiğimi hatırlıyorum. Sonrasında ise endüstriyel tasarım ve ürün tasarımına sıcak bakmaya başladım. Babam matbaada çalışıyordu, hafta sonlarında onunla işe giderdim. O matbaa ortamını çok iyi hatırlıyorum. Kâğıtlar, paletler, boya kokusu, basılanların renkleri, çalışanların ışıklı masaları… Sonrasında kendisi Fransa’da çalışmaya başladı ve lise sondayken bana Paris’te hoşuma gidebileceğini düşündüğü bir okuldan bahsetti. Okul, stant yani POP (Point of Purchase) tasarımı üzerineydi. Meslek okulu gibiydi biraz, tüm sene üç boyutlu çizim yaparak kartondan stant tasarımını öğrenmeye çalıştım. Tam da bu süreçte fark ettim ki üçboyutlu tasarladığımız kutuların üzerine gelecek grafikler ve içlerine girecek ürünlerin kurumsal kimliği ve ambalajlarını hayal etmek beni çok daha fazla heyecanlandırıyor.
Bunu fark ettikten sonra Paris’teki görsel tasarım eğitim olanaklarını araştırdım ve orada okula başladım. Grafik tasarımın içine girdikçe çok mutlu oldum, kendimi ifade edeceğim alan konusunda artık netleşmiştim. Bu alanın beni yaratıcılık bakımından beslediği en önemli noktalardan biri de hem çok geniş hem de spesifik olma özelliği.
Atelier Neşe Nogay, Ribbon Flowers, ambalaj tasarımı
Atelier Neşe Nogay, Ribbon Flowers, etiket tasarımı
İletişim tasarımında ilgi duyduğunuz/çalıştığınız spesifik bir alan var mı?
Kitap, kurumsal kimlik tasarımı ve bunlarla paralel olarak ambalaja özel bir ilgim var.
Sizce bir tasarımcının tasarım anlayışı ile müşterinin beklentileri veya kararları arasında nasıl bir denge olmalı?
Bu uzun zaman kafamı kurcalamış bir konu bu. Bence bir sanatçı ve tasarım programı kullanabilen biri ile grafik tasarımcıyı birbirinden ayıran en önemli nokta tasarım odaklı düşünme (design thinking) ve brief. Grafik tasarımcı, bir projeye bilgisayara hiç gerek duymadan, vizyonuyla, kalem-kâğıt ve belli bir estetik anlayışla çözüm getirebilmelidir. Grafik tasarımcının, müşteriden gelen brief’i göz önünde bulundurmasının ve kendi yaratıcı çözümlerini bu beklentilerle uyumlu hâle getirmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum. Bizim müşteriyi dinlememiz kadar onların da bizi tanıyıp sürece nasıl yaklaştığımızı görmesi önemlidir. Bazen sınırları zorlamaktan korkmamak da gerekiyor sanırım. Bu dengeyi olabildiğince kurmak benim için değerli. Bu süreç, müşteri ile tasarımcı arasında güçlü bir işbirliği ve iletişim gerektirir. Sonuçta her iki tarafın da beklentilerini karşılayan keyifli bir süreç ve ürün ortaya çıkmasını hedeflerim.
Atelier Neşe Nogay, Coni&Co, marka tasarımı
Atelier Neşe Nogay, Knidos, ambalaj tasarımı
Bugüne dek yaptığınız işler arasında sizin için en önemli olanlar hangileri?
Projeler arasında “en önemlisi” diye bir ayrım yapmak benim için gerçekten mümkün değil. Bize güvenip projesini teslim eden müşteriler hayallerini teslim ediyorlar aslında, bu hayale ortak olmak da bizim için büyük bir ayrıcalık ve sorumluluk. Neticede iş, müşterinin olduğu kadar bizim de bebeğimiz oluyor. Bu bazen yakın bir arkadaşımın sergisi veya yazdığı bir kitap, bazen Türkiye’den çıkıp yurtdışında da büyüyen, kurumsal kimliğini yaptığımız bir marka ya da saygı ve beğeni duyduğumuz bir sanatçının kitabı olabiliyor. Ayrıca üretimlerin birçoğu kendi içinde ilginç hikâyeler taşıyor. Sonucu belirleyen de hem yaratıcı bakış açımız hem de kişisel olarak karşımızdaki müşteriyi iyi dinleyip tanımamız ve markanın ya da sanatçının ruhunu anlamaya çalıştığımız özel bir süreç oluyor.
En önemlisi diyemem ama Dirimart’ta ve Bilgi Üniversitesi’nde eşzamanlı düzenlenen Shirin Neshat sergisinin kurumsal kimlik tasarımı ve katalog hazırlığı için yoğun bir heyecan duyduğumu hatırlıyorum. Bunun yanında Ghada Amer’in kataloğundan da bahsedebilirim, kitabın hikâyesi kıtalararası hoş bir macera. Kısa bir dönem New York’ta yaşadım, bu dönemde New York’ta atölyesi olan Ghada Amer, seramiklerinden oluşturacağı bir serginin kataloğunu tasarlamamı istedi. Sergi, Dubai’de Leila Heller Gallery’de düzenlenecekti. Kataloğun, İngilizce ve Arapça olmak üzere çift dilli hazırlanması isteniyordu. İlk önce eserleri görmek için sanatçının New York’taki atölyesinde kendisi ve küratör Shiva Balagi’yle birkaç toplantı yaptık, sonra ben İstanbul’a döndüm ve çalışmaya buradan devam ettim. Bu süreçte videoyla görüştük, kontrolleri ise e-posta yoluyla tamamladık. Ayrıca katalog çift dilli olduğu için, Arapça çeviri ve kontrol için Fransa’dan bir çevirmen, fotoğraflar içinse New York’tan Brian Buckley ekibe katıldı. Kitabın baskısı İstanbul’da Ofset Yapımevi tarafından yapılıp Dubai’ye yollandı.
Atelier Neşe Nogay, Ghada Amer, kitap tasarımı
Atelier Neşe Nogay, Shirin Neshat, sergi afişi ve katalog tasarımı
Bugüne dek sizi en fazla etkileyen tasarım hangisi ve neden?
Doğrusu “en”leri kullanmayı pek seven biri değilim, o yüzden illa “en” olmasa da gördüğümde bana heyecan veren tasarımlar arasında Esen Karol’un tasarladığı kitaplar ile Ulaş Eryavuz ve Studio Dyakova’nın tasarımlarını sayabilirim.
Yaşadığınız şehrin tasarımlarınızı etkilediğini düşünüyor musunuz?
Yaşanan şehirlerin ve ortamın, tasarımları bize rağmen etkilediğini düşünüyorum. Yaşadığımız şehirde yolda yürürken gördüklerimizden tutun, gittiğimiz restorandaki menü bile görsel bir kültür yaratıyor kanımca. Bizim de maruz kaldıklarımız bilinçli ya da bilinçsizce bizde bazı etkileşimler yaratıyor. İçinde yaşadığımız coğrafyanın, tasarımcının kendini ifade etme özgürlüğünden sansüre, müşterinin vizyonu ve risk alma isteğinden meslek etiğine kadar çok farklı noktalarda etkileri olduğunu düşünüyorum.
Atelier Neşe Nogay, Overdose, yılbaşı kutusu tasarımı
Atelier Neşe Nogay, Overdose, ambalaj tasarımı
Bugüne dek işlerinizde telif sorunlarıyla karşılaştınız mı? Tasarım alanında dikkatinizi çeken ya da öncelikli gördüğünüz benzeri sorunlar nelerdir?
Telif sorunlarıyla karşılaştım ne yazık ki… Bu, tasarıma saygı konusuyla bağlantılı bence ve bir önceki yanıtımda geçen coğrafi sorunla da ilgili. Bir restoran için menü tasarlamıştık. Ancak restoranın sahibi, kendisinin başka bir restoranı için de aynı menü tasarımını kullanmıştı. Bunu görünce oldukça şaşırmıştım çünkü söz konusu restoranı için bizden zaten bir teklif istemişti. Burada bilinçli bir hak yeme ve tasarımcının emeğine bedava konma isteği olduğunu düşünüyorum. Bir yaptırımı olmadığı için de bunu yapması çok kolay… Bunun dışında, yaptığımız bir kurumsal kimlik tasarımı sadece logoya indirgenip yıllar içinde ilk tasarladığımız hâlinden kopabiliyor ve müşterinin zamansal ya da bütçesel imkânlarının yetersizliğinden dolayı kendini bambaşka bir görsel dünyada bulabiliyor. Yurtdışında bu konularda çok daha net sözleşmeler ve yaptırımlar var.
İletişim tasarımı alanındaki güncel işleri takip ediyor musunuz? İlgiyle takip ettiğiniz tasarımcılar/projeler var mı?
Olabildiğince takip etmeye çalışıyorum, ama açıkçası bu aralar internette ve kitapçıda istediğim kadar vakit geçiremiyorum. Benim için yeni şehirler, sergiler ve kitapçılar gezmek çok faydalı oluyor.
Atelier Neşe Nogay, Hillside, oda içi malzeme tasarımları
Size göre iyi tasarım nedir?
Bu soruya tam olarak cevap verebileceğimi sanmıyorum, açıkçası mutlak bir cevabı olduğundan da şüpheliyim. Bazen bu, ihtiyacım olmayan ama “Benim olsun, benimle eve gelsin” dediğim bir kitap ya da markette gördüğüm bir ürün, bazen açıklayıcı bir kat yönlendirmesi, bazen zekice yapılmış tipografik bir oyun ya da çarpıcı bir afiş olabilir.
Son dönemde üzerinde çalıştığınız yeni projeleriniz var mı?
Melez Tea için bir projeyi henüz tamamladık. Yeni sezona hazırlanırken Hillside Beach Club’a otel içi birçok tasarımda destek veriyoruz. Cup of Joy için yeni bir ambalaj projesinin yanı sıra Mart ayında Zorlu’da açılacak Coni Co’nun vitrin tasarımı ve dükkan içi ihtiyaçlarına çözümler üretiyoruz.
Atelier Neşe Nogay, Melez Tea, marka tasarımı
Atelier Neşe Nogay, Cup of Joy, ambalaj tasarımı
Tasarım dışında uğraştığınız alanlar var mı?
Ne yazık ki şu an hayatımda pek boş vakit bulamadığım bir dönemdeyim ama hamur oynamak, lego ve puzzle yapmak gündemimde! Bunlar dışında, geçtiğimiz yıllarda fotoğrafa oldukça meraklıydım, zaman ayırabiliyordum. Umarım en kısa zamanda bu alana geri dönebilirim.
Ne zamandır GMK üyesisiniz? GMK’nın çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
2016’dan beri GMK üyesiyim. Derneğin varlığı, özellikle Fransa’dan yeni geldiğim ve İstanbul’da tasarım alanında kendimi oldukça yalnız hissettiğim bir dönemde bazı konularda bana ışık tutu, mutluluk verdi. Gönüllü çalışanları ve yapılan yayınları da kalpten tebrik ediyorum.
Atelier Neşe Nogay, Siedres, marka tasarımı
Mesleğinizin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
“Print is not dead.”
Günümüzde teknolojinin grafik tasarıma etkileri üzerine ne düşünüyorsunuz?
Her ne kadar şu anda bazı konulardaki gelişmeler bana korkutucu gelse de prensip olarak hiçbir zaman gelişimden ve ileriye gitmekten korkmamak gerektiğini düşünüyorum. Teknolojinin şu anda hayatımızı etkilemediği bir alan yok bence. Bize düşense kendi zamanlamamız ve kendi kararlarımız doğrultusunda bu yeniliklerle –pek kolay olmasa da– hayatımızı güzelleştirmek, teknolojiyi hayatı kolaylaştırmak için ve bir denge gözeterek kullanmak.
Atelier Neşe Nogay, Anais Margaux Tenis Kulübü, logo tasarımı
Grafik tasarımın toplum üzerindeki etkisi ve tasarımcının sorumlulukları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Tasarımcı olarak çok ciddi sorumluluklarımızın olduğunu ve bunun yeterince farkında olmadığımızı düşünüyorum. Grafik tasarımın, iletişimin varolduğu her mecradaki rolünün farkında olması ve günlük hayatımızda daha özenli biçimde karşımıza çıkması gerektiğini düşünüyorum.
Bugünkü siz, mesleğinin henüz başındaki size ne söyler?
“Mouse ya da tablet kullan, yoksa ileride ellerini ve bileklerini özleyeceksin!”
*Röportaj: Behiye Aycan Erarslan (GMK Üyesi)