GMK Röportajlar #24: Christopher Çolak
- Yazar Admin, 02.02.2023
GMK Röportajlar’ın 24’üncüsünü üyemiz Christopher Çolak’la gerçekleştirdik. Görsel iletişim tasarımına, müzik yazarlığından mühendislik eğitimine farklı duraklardan geçtiği, kendine has bir yoldan varan Christopher Çolak, 2010’dan bu yana GMK üyesi. Tasarımcı bugüne dek kurumsal kimlikten afişe, ambalajdan font ve arayüz tasarımına farklı dallardaki üretimleriyle, aralarında GMK Ödüllerinin de yer aldığı pek çok ödül kazandı. Geçtiğimiz Aralık ayında düzenlenen 41. Grafik Tasarım Sergisi’nde, Bulgaristan'daki Gabrovo Mizah Müzesi’nin 50. yılı için tasarladığı işleri, Tanıtım Eşyası Üzeri Grafik Tasarım Kategorisinde En İyi Ödülü’ne layık görüldü. “Beni tasarımcı ve öğretim görevlisi olmaya sürükleyen serüvenimde, aslında tasarım dışında uğraştığım alanların çok büyük rolü var” diyen tasarımcıyla sıradışı profesyonel serüveni ve mesleğin geleceğine dair kapsamlı bir sohbet gerçekleştirdik.*
Grafik tasarımcı olmaya nasıl karar verdiniz? Bize serüveninizden bahseder misiniz?
Bu sorunun cevabı uzun olsa da, her şeyin özeti gibi. Ben gereğinden fazla yaramaz, hep meraklı ve her şeyle ilgili bir çocukmuşum. Ailemizde sanatçı veya tasarımcı olan biri yok maalesef. Cihangir’de doğdum, büyüdüm. Okul öncesi en büyük eğlencem, alt komşularımız olan heykeltıraş-içmimar Gülyüz-Doğan Karakaş çiftinin dairesinde vakit geçirmekti. Gün içinde genellikle belli saatlerde onlara gider, her daim arka fonda çalan caz veya blues müziğe kulak kabartırdım. Divan Pastanesi’nden alınmış taze kurabiyelerden yer, düzenli alınan Domus dergisinin sayfalarını karıştırırdım. Ve tabii ki çeşit çeşit renkli kalemle çizimler yapardım. Ortaokuldayken sürekli çizim yaptığımı hatırlıyorum. Özellikle otomobil, ayakkabı, walkman, discman çizimleri… Otomobillerin önden ve yandan görünüşlerini, dashboard’larını, motorlarını ve hatta jantlarını da çiziyordum. Murat Günak gibi bir otomotiv tasarımcısı olmak istiyor, Oto Haber, Auto Show dergilerini çok sıkı takip ediyordum. Bu arada Tarhan Koleji’nde okuduğum için, her gün okuldan eve İstiklâl Caddesi’nden yürüyerek dönüyor ve tabii ki çok büyük bir vaktimi de orada geçiriyordum. O dönem Atlas Pasajı’ndaki dükkânlardan aldığım pul ve paralardan koleksiyon yapmaya başladım. Pullar ve paralar görsel olarak çok ilgimi çekiyorlardı.
Sonra Necati Tüfenk’in, Taylan’ın, Barış ve İsmet’in, Kaan’ın olduğu Kod Müzik’ten de yıllarca düzenli CD ve albümler almaya başladım. Sıkı bir elektronik müzik takipçisiydim artık. Herkes Amiga 500’ünde oyun oynarken, ben Tracker programlarında müzik yapıyor ve babamın telesekreterinde kaset kaydedip okuldakilere dinletiyordum. “Final Fight” isimli oyunun müziklerinin cover’larını yaptığımı hatırlıyorum…
Üniversite sınavında ÖYS’ye giren son jenerasyonum. Nasıl olsa Özel Yetenek Sınavı’na da girerim diyerek, çoğunlukla ailemin de telkinleriyle fen bölümüne kaydolmuş ve bolca mühendislik tercihi yapmıştım: Neticede Işık Üniversitesi Elektronik Mühendisliği’ne girdim.
Sonrasında müzik, hayatımda giderek daha çok ve büyük bir yer kaplamaya başladı. İKSV’nin yeni kurulan istanbuldostlari.org portalında önce Murat Abbas, sonra üstat Murat Beşer editörlüğünde müzik yazıları yazmaya başladım. Türkiye’nin öncü clubbing web sitelerinden Clubintro’nun editörlüğünü üstlendim. Daha sonra Birol Bayram ve Tolga Yeniyurt’un Basatap’ında, TimeOut İstanbul’da, Livingindigo’da ve son olarak da kapanana dek Radikal Hayat ekinde müzik yazarlığı yapmaya devam ettim. Daft Punk ve the Rapture dahil, 300’den fazla röportaj ve yazıya imza attım.
Bu arada dinamo.fm ve Açık Radyo’da radyo programları hazırlıyor ve ara sıra da DJ’lik yapıyordum. Elektronik müzik ve caz, albüm kapakları, video klipler, konserler, röportajlar derken o dönemdeki kız arkadaşımın da etkisiyle sanat yönetimi ve görsel sanatların mühendislikten çok daha fazla ilgimi çekmeye başladığını fark ettim. 2001 yazında Honeywell’de yaptığım staj sonrası zaten mühendis olursam mutsuz olacağımı çoktan sezmiştim.
Açık Radyo’da 2003’ten beri hâlen her cumartesi gecesi 23.00-00.00 saatleri arasında aralıksız olarak yapmayı sürdürdüğüm Login adlı radyo programım için Microsoft Paint programında haftalık web flyer’ları yapıyor ve bu görselleri yahoogroups’larda paylaşıyordum. Sonuçta zaten hayli kopmuş olduğum okulu bırakıp yeniden ÖSS’ye ve bunun sonucunda Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü’nde girdim. Refik Anadol gibi nice değerli sınıf arkadaşım ve hocamın olduğu bu bölümden 2009 Temmuz’unda, 29 yaşında iken bölüm ikincisi olarak mezun oldum. Ağustos’ta Ajans Ultra’da işe, Eylül’de ise Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Grafik Bölümü’nde yükseklisansa başladım.
Salt Galata’da gerçekleşen "İdealist Mektep, Üretken Atölye" sergisi için afiş tasarımı, 2018
İletişim tasarımında ilgi duyduğunuz/çalıştığınız spesifik bir alan var mı?
Geçmişte yaptığım işlere baktığımda markalama, tipografi ve ambalaj tasarımı oldukça büyük yer kaplıyor. Henüz öğrenciyken tipografiye özel bir ilgim olduğunu sevgili Esen Karol’un tipografi dersinde fark etmiştim. Hatta bir sonraki dönem yine Esen Karol’un verdiği “Yayın Tasarımı” dersinde tabii ki tipografiyle ilgili ve “TYP” adlı hâlâ çok sevdiğim bir dergi tasarlamış, hızımı alamayıp derginin ikinci sayısı için Peter Bi’lak, Andrea Tinnes ve Paul van der Laan ile röportaj yapmıştım. 2019’dan beri de, mezun olduğum okulda Tipografi derslerini veriyor olmaktan dolayı ayrıca mutluluk duyuyorum. Bugüne dek font tasarımı, illüstrasyon, arayüz/web tasarımı gibi pek çok farklı alanda işler ürettim, üretmeye de devam ediyorum. Ulusal ve küresel pek çok markaya hizmet ettim, etmeye de devam ediyorum.
Sizce bir tasarımcının tasarım anlayışı ile müşterinin beklentileri veya kararları arasında nasıl bir denge olmalı?
Müşteri ve tasarımcı arasındaki ilişki, yapılan işin, çözülecek problemin, üretilecek çözümün boyutuna ve şekline göre değişkenlik gösterir.
Bugüne dek yaptığınız işler arasında sizin için en önemli olanlar hangileri?
2009’da Bilgi Üniversitesi VCD Bölümü’nde bitirme projem olan ve şehirden esinlendiğim hurufat dökümhanesi projesi "İstambulin”i 2011’de Typo Berlin’de ve 2013’te Sofia Design Week’te sundum. Bu benim için çok önemli bir basamak oldu. Typo Berlin’de Erik Spiekermann, Peter Bi’lak gibi pek çok isimle tanışma fırsatı elde ettim. 2012’de Manajans’ta çalışırken ise Barcelona’daki Gallery Mitte’de “Read Me” adlı bir karma sergiye katıldım. Yine aynı yıl, ülke delegesi olacağım ATypI’ın Hong Kong’daki konferansında “Turkish Masters of Graphic Design&Typography Since the Mid 50s” isimli bir sunum gerçekleştirdim.
İstambulin Hurufat Dökümhanesi için kartpostal tasarımı, 2009
İstambulin Hurufat Dökümhanesi için afiş tasarımı, 2009
İlkler her zaman önemlidir. Ajans Ultra’da Hakkı Mısırlıoğlu ile birlikte çalışırken yeniden markalamasını gerçekleştirdiğimiz Pakmaya’nın yeni logosu ve ambalaj tasarımlarının benim için ayrı bir yeri var. Yaklaşık 15 yıldır üzerinde neredeyse hiç değişiklik yapılmadan kullanılıyor olmaları da başarısının kanıtı olsa gerek.
Tiyatro D22’ye yaptığım Yazarlar Ormanı afişleriyle İllüstrasyon dalında, Karabatak afişleriyle de Tipografi dalında GMK’da ödül almıştım. Kültür-sanat alanında, özellikle tiyatro alanında yaptığım işler benim için özeldir. Yine D22’nin Yimi Beş adlı oyununun An Der Ruhr (Almanya) tiyatrosundaki prömiyeri için tasarladığım özel afiş de en favorilerimdendir.
Tiyatro D22’nin Yazarlar Ormanı serisi için Sabahattin Ali illüstrasyonu, 2016
Tiyatro D22’nin Yazarlar Ormanı serisi için Melih Cevdet Anday illüstrasyonu, 2016
İlk uluslararası ödülümü ise 2019’da I Mean It Creative çatısı altında Türk Tuborg’un 50. yılına özel logo ve ambalaj tasarımıyla almış olmak da beni çok mutlu ediyor. Son sekiz yılda Emrah Yücel ve I Mean It Creative ekibiyle dünya standartlarında çok güzel ve önemli markalama projeleri gerçekleştirdik.
Son olarak, 2019’dan beri tasarım danışmanlığı verdiğim Bulgaristan’daki Gabrovo Mizah Müzesi’nin 2022’de 50. yıl görsel kimliğinin ve 25’incisini düzenlediği Gabrovo Bienali’nin tasarımlarını üstlenmiş olmak da ayrıca gurur vericiydi.
Tiyatro D22'nin "Dünyaya Gözlerimden Bak" oyunu için afiş tasarımı, 2016
Tiyatro D22’nin "Yirmi Beş" oyununun An Der Ruhr’daki prömiyeri için afiş tasarımı, 2015
Bugüne dek sizi en fazla etkileyen tasarım hangisi ve neden?
Cevap vermesi oldukça zor ve kapsamı geniş bir soru. Geçmiş deneyimler, çocukluktaki anılar ve birlikte vakit geçirilen insanların burada büyük rolü var. Farklı bir coğrafyada ve zaman diliminde olsaydık, farklı insanlarla bir arada olacaktık ve ben bu soruya çok farklı bir şekilde cevap veriyor olacaktım.
İnsan eliyle yapılmış her şey, özellikle de vernaküler mimari beni fazlasıyla etkiliyor. İstanbul’daki eski ahşap evleri örnek verebilirim. Ama çok daha eski zamanlarda yapılmış şeyler de var. Örneğin boomerang. Işık Üniversitesi’nde her yıl güz döneminde verdiğim “Tasarımda Yaratıcılık” dersinde, insanlığın sorun çözmedeki üstün başarısı ve yaratıcılığı üzerine uzunca konuşuyoruz. Iris van Herpen’in fütüristik kıyafetleri, Coco Chanel’in zamansız vizyonu, Philippe Starck’ın narenciye sıkacağı, Thonet sandalyeler, İsviçre’nin üst saatçilik örnekleri, bunların hepsi ilgimi çekiyor ve beni etkilemeye devam ediyor. Çocukluğumdaki merakım ve koleksiyonerliğim de maalesef hâlâ devam ediyor...
Bulgaristan’da ulusal yarışmada birinci olan 24. Gabrovo Bienali posteri, 2019
24. Gabrovo Bienali için epigram posterler serisi ve font tasarımı, 2019
25. Gabrovo Bienali tanıtım videosu, animasyon: Baran Baran
Yaşadığınız şehrin tasarımlarınızı etkilediğini düşünüyor musunuz?
Tabii ki. İstanbul dünyanın en güzel, en muhteşem şehirlerinden birisi. Doğma büyüme, dört kuşak İstanbullu bir ailenin ferdi olmaktan büyük bir gurur ve mutluluk duyuyorum. Metropolde yaşamak, kozmopolit bir kültürde nefes almak, bireylerin ufkunu ve empati yeteneğini geliştirir. Empati de her insan ve tasarımcı için gereklidir.
İstanbul 2010 Kültür Başkenti için outdoor tasarımları, UltraRPM, 2010
Bugüne dek işlerinizde telif sorunlarıyla karşılaştınız mı? Tasarım alanında dikkatinizi çeken ya da öncelikli gördüğünüz sorunlar nelerdir?
Geçmiş yıllarda font lisanslama konularında müşterileri ikna etmekte zorluk çekiyorduk. Bu konuda Türkiye’de birtakım problemler de yaşanmıştı. Artık bu tür problemlerle daha az karşılaşıyoruz. D22 için yaptığım Yazarlar Ormanı illüstrasyonlarının birtakım mekânlarda ve etkinliklerdeki basılı malzemelerde ve sosyal medyada benden izin alınmadan kullanıldığını gördüğümde üzülmüştüm. Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de sanatçı, tasarımcı ve metin yazarının fikrî mülkiyet haklarının korunması şart.
Sabit Fikir dergisi için Asimov Display yazı karakteri tasarımı, 2018
İletişim tasarımı alanındaki güncel işleri takip ediyor musunuz? İlgiyle takip ettiğiniz tasarımcılar/projeler var mı?
Boş vakitlerimin büyük kısmını dünyanın farklı coğrafyalarındaki reklam ajanslarının, tasarım stüdyolarının, prodüksiyon/film şirketlerinin ve farklı alanlardaki sanatçıların üretimlerini gözlemleyerek geçiriyorum. Elimden geldiğince de belirli dergileri ve dijital yayınları düzenli olarak takip etmeye çalışıyorum.
Size göre iyi tasarım nedir?
Prof. Dr. Ardan Ergüven’in bu konuda aynı isimli oldukça bilgilendirici bir kitabı var. İcra ettiğimiz bu mesleğe gönül vermek üzere olan herkese tavsiye ederim. Benzeri yayınların de ülkemizde çoğalmasını fazlasıyla arzu ediyorum. Her yıl derslerimde muhakkak bir hafta yer verdiğim Dieter Rams, 1970’li yıllarda bu konuya oldukça fazla kafa yormuş ve bu soruya muhteşem cevaplar vermiş bir tasarımcı. Aradığımız tüm cevapları dünya ve tasarım tarihinde bulabiliriz.
Amsterdam’da faaliyet gösteren Madeathand markası için logo tasarımı, 2017
Son dönemde üzerinde çalıştığınız yeni projeleriniz var mı?
Hem ajansta hem de münferit işlerimde genellikle gizlilik sözleşmeleri yapıldığı için maalesef şu anda üzerinde çalıştığım projelerden bahsedemiyorum.
Tasarım dışında uğraştığınız alan(lar) var mı?
Beni tasarımcı ve öğretim görevlisi olmaya sürükleyen serüvenimde, aslında tasarım dışında uğraştığım alanların çok büyük rolü var. Hikâyemin büyük kısmını da ilk soruda anlatmıştım.
Ne zamandır GMK üyesisiniz? GMK’nın çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yükseklisanstaki hocam İlhan Bilge sayesinde 2010’dan beri GMK üyesiyim. GMK’nın mesleğimiz adına çok önemli işlere imza attığını ve atacağını biliyor olmak beni gelecek için fazlasıyla umutlandırıyor.
Mesleğinizin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yaratıcı endüstriler olduğu sürece, yaratıcı insanlara da ihtiyaç olacak. Şu anda AI (yapay zekâ) algoritmaları da yaratıcı bir yönlendirme olmaksızın doğru işler üretemiyorlar. Biraz önce bahsettiğim boomerang örneğinde olduğu gibi, araçlar değişiyor olsa da insani dokunuş baki kalacak.
Londra’da faaliyet gösteren Fivemonthslater markası için kurumsal kimlik ve font tasarımı, 2019
Günümüzde teknolojinin grafik tasarıma etkileri üzerine ne düşünüyorsunuz?
Teknoloji sadece bir araç. Yenilikleri takip ediyor olmak her meslekte olduğu gibi olmazsa olmazımız. Yeni teknolojiler el oyalayan pek çok süreci otomatize etmeyi başardı. Örneğin 10 yıl önce süper aile tabir edilen bir font ailesi tasarımı yapmak, interpolasyon, kerning, hinting vb. süreçler çok daha zorlu ve yorucuydu. Şimdi ise tek kişi tüm bu işlerin üstesinden rahatlıkla ve kısa zamanda gelebiliyor.
Grafik tasarımın toplum üzerindeki etkisi ve tasarımcının sorumlulukları hakkında ne düşünüyorsunuz?
"First Things First” manifestosunu, Ken Garland’i, Bruce Mau’yu ve bu manifestoya 2000 ve 2020’de yeniden imza atanları derslerimde öğrencilere her dönem anlatıyorum. Görsel iletişimciler, reklamcılar, yaratıcı endüstrilerdeki profesyoneller olarak önemli sorumluluklarımız olduğunu düşünüyorum. Müşterilerimizi mutlu etmekten ziyade, ortak evimiz olan dünyaya daha adil davranmak ve samimi olmak artık çok daha fazla önem arz ediyor.
Milton Glaser anısına illüstrasyon
Bugünkü siz, mesleğinin henüz başındaki size ne söyler?
Rotterdam’daki Willem de Kooning Akademisi’nin duvarında, sanatçının çok sevdiğim sözü yazılıdır: “I have to change to stay the same” yani “Aynı kalmak için değişmeliyim”.
Elinden gelenin en iyisini yap. Konfor alanından uzaklaşmaya çalış. Kendini mutlu edecek yollar keşfet. Bekle. Sabret. İyi niyetli ol. Başkalarının başarılarının senin başarısızlığın olmadığını ve farklı özellikleri olan bir ekiple birlikte çok büyük işlere imza atabileceğini sakın unutma.
*Röp. Behiye Aycan Erarslan (GMK Üyesi)