GMK Röportajlar #2: Selen Başer
- Yazar Admin, 01.04.2019
Selen Başer, geçtiğimiz yaz sonu düzenlenen “Jeff Talks: Peş Peşe” etkinlikleri kapsamında yaratıcı yeni medya stüdyosu Ouchhh için bir afiş tasarlamıştı. Birazdan okuyacağınız röportajımızda bu afişin, en etkilendiği şehir olduğunu söylediği İsfahan’dan izler taşıdığını belirtiyor. Hayatı içerisinde yaşadığı tüm karşılaşmaların ve deneyimlerin, bir tasarımcının üzerinde çokça etkisi oluyor, ancak bunlar her zaman somut ürünler olarak karşımıza çıkmayabiliyor. Selen Başer biraz da somutlanamayanın peşinde olan, sürecin önemine inanan bir tasarımcı. Belki bu yüzden öğrencilerle gerçekleştirdiği atölye çalışmalarını kendi üretimleri arasında ayrıcalıklı bir yere koyuyor. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Başer, öğretmekten ziyade birlikte öğrenmenin mesleğine dair en önemli motivasyonlarından biri olduğunu belirtiyor. GMK Röportajlar’ın ikincisini üyemiz Selen Başer’e ayırdık.*
Selen Başer
GMK: Grafik tasarımcı olmaya nasıl karar verdiniz? Bize serüveninizden bahseder misiniz?
Selen Başer: Çocukken hep resim yaptığımı ve hayatım boyunca resim yapacağımı düşlediğimi hatırlıyorum. Ortaokul ve lise yıllarımda ise seramik dersleri aldım. Bu dersler vesilesiyle sadece yeni bir malzeme ile değil, aynı zamanda üçüncü boyutla da tanışmış oldum. Yine de bir şeyler eksikti... Bir gün, yanılmıyorsam Cumhuriyet gazetesinde, Türk grafik tasarım tarihini konu alan ve çok sayıda örneğin yer aldığı bir yazı gördüm. Yazının tasarlanabilir bir görsel malzeme olduğunu fark etmek, görsel iletişim alanında çalışanlara “grafik tasarımcı” denildiğini öğrenmek beni çok heyecanlandırmıştı. Daha sonra, 1999 yılında Yurdaer Altıntaş’ın, Alfred Hitchcock anısına tasarladığı afişi1 duvarıma asıp günlerce hayranlıkla izlediğimi hatırlıyorum. Ertesi sene grafik tasarım öğrenimi görmeye başlamamda bu iki keşfimin büyük etkisi oldu sanıyorum.
İstanbul İnisiyatifi için “Geçmişimiz için Bir Gelecek”, Afiş, 2004 (Tasarımcının basılı ilk işi).
GMK: İletişim tasarımında ilgi duyduğunuz ya da çalıştığınız belli bir alan var mı?
SB: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde uzun süredir temel tipografi dersleri vermekteyim. Bu da tipografi tarihi, yazı karakterlerinin gelişimi ve tipografinin teknoloji ile etkileşimi konusunda yoğunlaşmayı gerektiriyor. Çünkü günümüzde kullanılan yeni teknolojiler ve farklı iletişim yollarına ilişkin arayışlar tipografinin geleceğini belirliyor. Özetle, tipografinin dünü, bugünü, yarını benim başlıca araştırma ve çalışma alanım. İlgi duyduğum bir diğer alan ise kitap tasarımı. Pek çok tasarımcı gibi ben de tipografinin kusursuzca kullanıldığı, iyi tasarlanmış kitaplara zaaf duyuyorum.
GMK: Sizce bir tasarımcının tasarım anlayışı ile müşterinin beklentileri veya kararları arasında nasıl bir denge olmalı?
SB: 2012 yılında kendisiyle yaptığım röportajda Max Kisman “Bir grafik tasarımcının başlıca sorumluluğu daima bilgiyi bilinçli bir şekilde yönetmek olmuştur. Bu, teknik bir faaliyetten çok editoryal bir sorumluluktur,”2 demişti. Sanırım tasarımcının kendi tasarım anlayışı ile müşterinin beklentisi arasında denge kurabilmek için yapması gereken tam da bu: beklentileri doğru yönlendirmek; rafine bilgiyi temin etmek; bağlama duyarlı, içeriğin dayattığı sınırlar içerisinde esnek bir tasarım anlayışını sürdürebilmek; karar aşamasında yön gösterici olarak süreci bilinçli bir şekilde yönetebilmek, ama tüm bunları yaparken de prensiplerine sadık kalabilmek...
5. AIMA Ayvalık Müzik Festivali, Afiş, 2018.
“Imperfection / Kusurluluk”, Afiş, 2012.
“Hope for Peace”, Afiş, "Bir Arada: MSGSÜ, Güzel Sanatlar Fakültesi Araştırma Görevlileri Sergisi", 2015.
“Empathy”, Afiş, "Bir Arada: MSGSÜ, Güzel Sanatlar Fakültesi Araştırma Görevlileri Sergisi", 2016.
“Bir Arada”, Afiş, "Bir Arada: MSGSÜ, Güzel Sanatlar Fakültesi Araştırma Görevlileri Sergisi", 2017.
GMK: Yaşadığınız şehrin tasarımlarınızı etkilediğini düşünüyor musunuz?
SB: Yaşadığım şehirler arasında en kozmopolit olanı İstanbul. Çok dilli, çok renkli, çok katmanlı yapısıyla kuşkusuz baş döndürücü ve ilham verici bir yanı var. Öte yandan iklimi, kalabalığı ve keşmekeşliği ile bir parça depresif. “İstanbul As Felt by...” başlıklı afiş tasarımımda “eis ten polin” başlığını kullanmıştım. “Şehre doğru” anlamına gelen bu söz grubunun “İstanbul” isminin kökeni olduğu varsayımından hareketle tasarladığım bu afişin esin kaynağı da, pek çokları gibi benim de zaman zaman kapıldığım, bu şehre sürüklendiğim hissi. Öte yandan, bugüne dek bulunduğum şehirler arasında görsel zenginliği ile beni en çok etkileyenin İsfahan olduğunu düşüyorum. İsfahan, mimarisindeki inanılmaz kûfi çeşitlemeleriyle, akıl almaz çini bezemeleriyle o zamana kadar varlığını fark etmediğim bir görsel dilin kapılarını aralamamı sağladı. Bu kentin izlerinin 2016’da GMK için tasarladığım “Tanısan Seversin Aslında” ve 2018’de Jeff Talks için tasarladığım “Ouchhh” başlıklı afişlerde kendini gösterdiğini düşünüyorum.
“İstanbul As Felt By...”, Afiş, Uluslararası Çağrılı Afiş Sergisi,Grafist 10, Uluslararası Grafik Tasarım Günleri, 2006.
“İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti”, Logo, 2007.
“GMK: Tanısan Seversin Aslında!”, Afiş, 2016.
“GMK: Tanısan Seversin Aslında!”, Afiş, 2016.
“Jeff Talks: Ouchhh”, Afiş, 2018.
GMK: Bugüne dek yaptığınız işler arasında sizin için en önemli olanlar hangileri?
SB: 2011 yılında Cezayir’in Batna kentinde yürütücülüğünü üstlendiğim atölye çalışması. Benim iki elin parmaklarının sayısını geçmeyecek Fransızca sözcük dağarcığım ve öğrencilerimin pek sınırlı İngilizcelerine karşın çok başarılı bir süreç paylaştık. Birbirimize çok şey öğrettik, birlikte çok şey öğrendik. Sanırım en çok öğrenmeyi, öğrendiğimi aktarmayı ve birlikte öğrenmeyi önemsediğim için atölye çalışmaları benim için ayrıca önemli ve değerli.
Kaliçe Yazı Karakteri, 2003.
GMK: Bugüne dek sizi en fazla etkileyen tasarım hangisi ve neden?
SB: Tek bir tasarımdan söz etmek mümkün değil elbette… Yanıtımı grafik tasarım alanı ile sınırlandırmak bile bunu mümkün kılmaz. Belki orijinallerini gördüğüm afiş tasarımlarını göz önünde bulundurup bu soruya daha kolay yanıt verebilirim. “Grafist, Uluslararası İstanbul Grafik Tasarım Günleri” kapsamında izlediğim, görsel iletişim alanında güçlü tasarımlar ürettiğini düşündüğüm Anthon Beeke, Niklaus Troxler, Stephan Bundi, Pierre Bernard, Anette Lenz gibi çok sayıda değerli ismin çalışmaları beni çok etkilemişti. Bu örnekler sayesinde afişin, yazı ve imgeden ibaret olmadığını; bunların yanı sıra, boyutun, malzemenin ve rengin çoğu zaman deneyime dayalı, kusursuz bir kurgu ile bir araya getirilmesi gerektiğini fark ettiğimi söyleyebilirim.
GMK: Size göre iyi tasarım nedir?
SB: Dünyayı daha iyi bir yer yapmayı hedefleyen; sorumluluk, aşk ve özen ile tasarlanmış hemen her şey.
“Grafist 10, Uluslararası Grafik Tasarım Günleri”, Afiş, 2006.
“GRF 527 Deneysel Tasarım Öğrenci Çalışmaları”, Sergileme tasarımı, "Grafist 18, Uluslararası İstanbul Grafik Tasarım Günleri", MSGSÜ Fındıklı Kampüsü, Grafik Tasarım Bölümü koridorları, İstanbul, 14 Nisan–18 Mayıs 2014.
“Sözcüklerin Anlamı Yazının Ruhu”, Kürasyon ve sergileme tasarımı, "Grafist 20, Uluslararası İstanbul Grafik Tasarım Günleri", MSGSÜ Fındıklı Kampüsü, İstanbul, 18 Nisan–18 Mayıs 2016.
GMK: Bugüne dek işlerinizde telif sorunlarıyla karşılaştınız mı? Tasarım alanında dikkatinizi çeken ya da öncelikli gördüğünüz benzeri sorunlar nelerdir?
SB: Telif sorunu yaşadığım oldu... Bu tip sorunların ortadan kaldırılabilmesi için kapsamlı yasal düzenlemeler ve yaptırımlar kadar, köklü bir tasarım kültüründen de söz edebilmek gerek. Her şeyden önce bunun kültürel bir mesele olduğunu kanısındayım.
GMK: İletişim tasarımı alanındaki güncel işleri takip ediyor musunuz? İlgiyle takip ettiğiniz tasarımcılar/projeler var mı?
SB: İnternetin “hayati” hâle gelmesi, yaygınlaşan sosyal medya kullanımı dünyayı giderek daha küçük kılarak birlikte tasarım alanındaki güncel çalışmaları takip etmeyi son derece kolay ve hatta zorunlu kılıyor. Özellikle tipografi alanında, yeni yazı karakteri tasarımlarına yer vermenin ötesinde, yeni arayışlara, araştırmalara da kaynaklık eden web sitelerinde “gezinmeyi” seviyorum. Ayrıca, çok sayıda tasarımcının sosyal medya hesabını takip ediyorum. Bir zamanlar öğrencim ve şimdi ise değerli meslektaşlarım olmuş olan genç tasarımcıları takip etmekten ayrı bir keyif alıyorum.
“Sınırları Geçerken…/Crossing Frontiers…”, T-shirt tasarımı, Uluslararası Çağrılı T-shirt Tasarım Projesi, 2016.
GMK: Tasarım dışında uğraştığınız alan(lar) var mı?
SB: Eğitim bilimleri son dönemde çok ilgimi çekiyor. Bu alandaki yenilikleri, ortaya konan “doğru bilinen yanlışlar”ı takip etmeye çalışıyorum. Diğer taraftan, tasarımın dışında değil ama benim hiç ürün vermediğim bir alan olan resimli çocuk kitaplarına da ilgi duyuyorum. Bu alanda, özgün illüstrasyonlu iyi örnekleri toplamaya çalışıyorum.
“Mekan/sız, Zaman/sız, Yorum/suz: İRAN”, Kişisel sergi, 2011.
“Mekan/sız, Zaman/sız, Yorum/suz: İRAN”, Kişisel sergi, 2011.
GMK: Son dönemde üzerinde çalıştığınız yeni projeleriniz var mı?
SB: “Türkiye Grafik Tasarım Tarihi’nde Tipo Baskının Kullanımı ve Grafik Tasarım Eğitimindeki Yeri” başlıklı bir araştırma projesinde görev alıyorum. Çok sayıda sözlü tarih araştırmasına yer verilen ve Prof. Ayşegül İzer’in yürütücülüğünde devam eden bu projenin hedeflerinden biri de MSGSÜ Grafik Tasarım Bölümü bünyesinde bir tipo baskı atölyesi kurmak. Öğrencilerin hurufat kullanarak espasları, sözcük ve satırları düzenlemelerine; kendi hazırladıkları kalıplarla tasarımlarını basabilmelerine olarak tanıyacak bu atölyenin tipografi eğitimine çok önemli katkıları olacağına inanıyorum.
GMK: Ne zamandır GMK üyesisiniz? GMK’nın çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
SB: Tam olarak ne zaman üye olduğumu hatırlamıyorum. Ben öğrenciyken GMK’nın öğrenci üyelik programı yoktu, dolayısıyla mezun olur olmaz üye olduğumu tahmin ediyorum. Özellikle, GMK’nın üniversitelere yönelik “GMK Kampüs” çalışmalarını çok gerekli ve yararlı buluyorum. Keşke “Grafik Ürünler Sergileri” de daha çok sayıda tasarım öğrencisi ile buluşturulabilse. Elbette tüm bunlar biraz da bütçe meselesi...
“GMK 40 Yaşında”, Afiş, 2019.
“Merhaba Gelecek / Kalimera Mellon / Good Morning Future”, Afiş, Uluslararası Çağrılı Çevrimiçi Tasarım Etkinliği,“Grafist 16, Uluslararası Grafik Tasarım Günleri”, 2012.
GMK: Mesleğinizin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
SB: Bugün, teknolojinin hâkimiyeti ve beraberinde getirdiği biçimsel anlayışlar, tasarıma yeni öğelerin dahil olmasını zorunlu kılıyor. Ses ve hareket tasarımın vazgeçilmezleri arasına girerken her geçen gün “daha fazla kişiselleştirilmiş” tasarımlar ve “yepyeni kullanıcı deneyimleri” hedefleniyor. Tasarım ise teknoloji ile birlikte dönüşümünü ve gelişimini sürdürüyor, tam da olması gerektiği gibi.
GMK: Bugünkü siz, mesleğinin henüz başındaki size ne söyler?
SB: Daha meraklı, daha az çekingen ol; daha çok soru sor ve hata yapmaktan korkma...◼︎
*Röportaj: Eda Gündüz (GMK Üyesi)
1İKSV 18. Uluslararası İstanbul Film Festivali kapsamında, Yurdaer Altıntaş’ın Alfred Hitchcock anısına tasarladığı afiş, 1999.
2Başer Nejat, S., “Max Kisman”, Grafist 16, s. 128–159, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2012.