GMK Röportajlar #19: Oğuzhan Cengiz
- Yazar Admin, 07.02.2022
GMK Röportajlar’ın 19’uncusunu üyemiz Oğuzhan Cengiz’le gerçekleştirdik. Yazı karakteri tasarımı alanında çalışan tasarımcı, daha önce 2019’da Yapı Kredi Kültür Sanat’ta düzenlediğimiz “Yazı Karakteri Tasarımı” temalı GMK Sunumlar etkinliğine de konuk olmuştu. Tasarımcı, yine aynı yıl gerçekleşen 38. Grafik Tasarım Sergisi kapsamında, “Apron” ve “Grosen” isimli iki ayrı işiyle, Yazı Karakteri Tasarımı kategorisinde Başarı Ödülü kazandı. Geçtiğimiz yıl ise, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği "Sokaktaki Ankara" yarışmasında, tasarladığı "Ankara" fontu birinci seçildi. Artık başkentin tabela ve kapı numaralarına dek her köşesinde bu fontu göreceğiz. 2015’ten bu yana GMK üyesi olan Oğuzhan Cengiz’le, fırça tabelacılığı atölyesinde çıraklıktan başlayıp Mersin’deki grafik tasarım öğrenciliğine, oradan da İstanbul’daki profesyonel deneyimine uzanan keyifli bir röportaj gerçekleştirdik; yazı karakteri tasarımı gibi spesifik bir alanda kendini geliştirme deneyimini, bunun kendine has kazanımlarını ve zorluklarını konuştuk.*
GMK: Grafik tasarımcı olmaya nasıl karar verdiniz? Bize serüveninizden bahseder misiniz?
Oğuzhan Cengiz: Buna bir karar demek zor, daha ziyade hayatın akışında kendiliğinden gelişen bir durum. 1977 doğumluyum. Serüvenim 13 yaşında Sivas’ta, evimizin altında bulunan küçük bir fırça tabelacılığı atölyesinde çırak olarak çalışmamla başladı. Tabii o yaşlarda grafik tasarım, yazı, yazı karakteri gibi şeylerden habersizdim; ilgimi çeken şey tabela ressamlığı olmuştu. Fırça tabelacılığının son demleriydi. Espas, kerning (iki harf arası boşluk), overshoot (yuvarlak harflerin çizgi dışına taşması) gibi kavramlarla o dönemde tanıştım. Tabelacılığın usta-çırak ilişkisi geleneğine dayalı bir meslek olduğu düşünülürse, ben belki de bu işin son çıraklarındanım diyebilirim. 1999’da da, ailemin ve hocalarımın öneri ve yönlendirmeleriyle Mersin Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü’ne giriş yaptım.
Salin, 2019
İletişim tasarımında ilgi duyduğunuz/çalıştığınız spesifik bir alan var mı?
Mezun olduktan sonra Mersin’de kaldım. O dönem Mersin bugüne kıyasla çok daha küçük bir şehirdi. Çalıştığım sektör de küçüktü ki şimdi bile küçük. Spesifik bir alanda kendinizi geliştirmeniz de bu nedenle çok uğraş istiyor. İşin bütün süreçlerini bilmeniz ve altından kalkabilmeniz gerekiyor. Yorucu olmasıyla beraber, bu ortam aslında beni çok besledi.
Yazı, grafik tasarımın en önemli unsuru ve bana göre, yazı olmaksızın bir şey, ya fotoğraf ya resimleme ya da resimdir. O şey, ancak yazı dahil olduktan sonra bir grafik tasarım ürününe dönüşür. Önemli bir unsur olarak gördüğüm yazı karakterini üretmek bu nedenle bana daha cazip geldi. Okul yıllarında hocam Namık Kemal Sarıkavak’ın Fontgrapher’a ilişkin ders notlarından faydalandım; buradan hareketle kafamda, kendi yazı karakterimi tasarlayabileceğim fikri gelişmeye başladı. 2002’de de, yani ikinci sınıftayken, yazı karakteri tasarımı üzerine çalışmalar yapmaya başladım. Ancak o yıllarda internet ve iletişim bu kadar yaygın ve gelişmiş değildi, kaynak bulmak ve bilgiye ulaşmak çok daha zordu. Birkaç denemeden sonra yazı karakteri tasarımına uzunca bir ara verdim. Eskizler ve taslaklar yapmaya devam ettim ama onların font olarak uygulamasını yapmadım. 2012’de İstanbul’a gelişimle beraber tamamen yazı karakteri tasarımına yoğunlaştım. İlk taslağımı da 15 yıl sonra tamamlayarak (“Elen Sans”) bu alanda ilk profesyonel işimi gerçekleştirmiş oldum, hattâ o tasarımla 35. Grafik Tasarım Sergisi’ne katıldım. Sonra bir diğer işim “Milas”, 36. Grafik Tasarım Sergisi’nde En İyi Yazı Karakteri Ödülü’nü aldı (Sergideki ismi “Olba Roman”dı).
Bahar, 2021 – Elen Sans, 2020
Apron, 2019
Sizce bir tasarımcının tasarım anlayışı ile müşterinin beklentileri veya kararları arasında nasıl bir denge olmalı?
Müşteri, tasarımcıyı bilinçli olarak tercih etmişse, çalışma süreci karşılıklı anlayış ve güven ilişkisiyle gelişiyor. Eğer böyle değilse, süreç iki taraf için de sancılı ve yorucu olabiliyor.
Bugüne dek yaptığınız işler arasında sizin için en önemli olanlar hangileri?
En başta, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı yarışma için yaptığım “Ankara Yazı Karakteri” diyebilirim. Emin Barın’ın Anıtkabir’de uyguladığı yazı tasarımlarından ilham alarak yeni bir “type system” (yazıtipi sistemi) yaratma fikriyle bu tasarımı günümüze taşımak heyecan verici bir deneyimdi. Bu düzeyde bir tasarım için süre çok kısıtlıydı ve işin doğası gereği bazı noktaların gözden kaçması kaçınılmazdı. Hâlâ bu iş üzerinde güncelleme ve geliştirmeler yapıyorum, yakında güncellenmiş hâlini sunacağım.
İkincisi de Amadeus oyunu için yaptığım, her harfin 7 notaya karşılık geldiği bir yazı karakteri tasarımıydı. “Amadeus”, Happy People Project’in Amadeus oyununun tüm iletişiminde kullanılmak üzere geliştirdikleri bir fikirdi. Projeyi Atilla Karabay ve Erhan Özden’le birlikte yürüttük.
Ankara, 2021
Ancyra, 2021
Bugüne dek sizi en fazla etkileyen tasarım hangisi ve neden?
Yazı karakteri tasarımında son beş yılda büyük bir patlama yaşandı, yeni şeyler denendi ve deneniyor. Ancak benim için Hermann Zapf’ın “Optima”sı hâlâ zamanın ötesinde bir tasarımdır.
Yaşadığınız şehrin tasarımlarınızı etkilediğini düşünüyor musunuz?
Kesinlikle etkiliyor. Bir tasarımcı olarak renklere ve biçimlere diğer mesleklerdekinden daha farklı yaklaştığımızı düşünüyorum. Etkileşimde olduğumuz her görüntü, arka planda muhakkak bir şeye ve tasarımlarımıza yansıyor.
Bugüne dek işlerinizde telif sorunlarıyla karşılaştınız mı? Tasarım alanında dikkatinizi çeken ya da öncelikli gördüğünüz benzeri sorunlar nelerdir?
“Milas”, Myfonts’da yayımlanan ilk işimdi. Ertesi gün, arkadaşlarımın uyarısı üzerine, arama motoruna adını yazdığımda korsanlarının çoktan yayıldığını gördüm. Bu, yazı karakteri tasarımcısı olarak içten içe hoşunuza da giden bir durum aslında. Çünkü siz genellikle müşteriye bir şeyler beğendirmek zorunda hissedip bunun için çabalarken, insanların üretiminizi buna gerek kalmadan beğeniyor ve ona sahip olmak istiyor oluşu farklı bir haz veriyor. Zaman zaman öğrenciler ya da tasarımcılar bazı yazıtiplerimi çok beğendiklerini, kullanmak istediklerini ancak bütçeleri olmadığını yazıyorlar, ben de onlara gönderiyorum. Bu beğeniyi telif ücretinden daha kıymetli buluyorum. Yazı karakteri tasarımlarım şu an Myfonts, Fontspring, Creative Market, Designcuts ve Creative Fabrica sitelerinde yayında, teliflerini ve korsan kullanımlarını onlar takip ediyorlar. Fikirlerini ve yorumlarını almak için yeni yazı karakteri tasarımlarımı yakın çevremle kendim paylaşıyorum. Sonuç olarak, telif sorunu yaşamadım diyebilirim.
Gevher, 2020 – Masifa, 2020
İletişim tasarımı alanındaki güncel işleri takip ediyor musunuz? İlgiyle takip ettiğiniz tasarımcılar/projeler var mı?
Çok var aslında, ama özellikle Arjantin’den Alejandro Paul/Sudtipos’un işlerini takip ediyorum ve kendime yakın buluyorum.
Size göre iyi tasarım nedir?
İşini amacına uygun yapan tasarım iyidir. Ambalaj tasarımından örnek verecek olursak, ambalaj, ürünün önüne geçmemelidir. Ama piyasa maalesef böyle ürünlerle dolu.
Son dönemde üzerinde çalıştığınız yeni projeleriniz var mı?
İki projem var. Biri, uzun zamandır üzerinde çalıştığım, büyük ölçüde Garalde stili fontlardan ilham alan, yüksek kontrastlı başlık stilleri ve tüm optik boyutları (optik sizes) içeren serifli bir süper aile. Bu ailede, özellikle küçük büyük harflerde (small caps) yeni ve farklı alternatifler var. Diğeri de en dardan (compressed) en genişe (expanded) bütün genişlikleri ve bu genişliklerde gövde metinlerini içeren yaklaşık 240-250 fonttan oluşacak bir serifsiz (sans serif) süper aile.
Kanyon, 2020
Tasarım dışında uğraştığınız alan(lar) var mı?
Öğrencilik yıllarımda ve sonrasında müzikle yoğun olarak uğraştım. Ancak iş yoğunluğu ve zaman yetersizliğinden ötürü müziğe uzun bir ara verdim.
Ne zamandır GMK üyesisiniz? GMK’nın çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
2015’ten bu yana GMK üyesiyim. GMK sadece “Yılda bir sergi yapar” gibi bir algı var. Bu algıyı kırmaya yönelik bir şeyler yapmalı diye düşünüyorum.
Mesleğinizin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yazı karakteri tasarımı, yazı karakteriyle ilgili yazılımların gelişimi ve kullanım kolaylıkları sayesinde yakın gelecekte daha erişilebilir olacak, yani yakın zamanda her grafik tasarımcı en azından kendi başlık (display) yazı karakterini oluşturabilecek gibi görünüyor.
Salda Soft, 2021 – Tonus, 2020
Berina, 2021
Günümüzde teknolojinin grafik tasarıma etkileri üzerine ne düşünüyorsunuz?
Kabaca söylersek, grafik tasarım eskiden sadece masaüstü yayıncılık, ambalaj ve açıkhava gibi alan ve mecralarla sınırlıydı, oysa şimdi o kadar çoklar ki grafik tasarım hayatın her alanında ve grafik tasarımcının elinin değmediği bir iş/ürün neredeyse yok denilebilir. Bu da teknolojik gelişmelerle birlikte grafik tasarımın, geleceğin meslekleri arasında önemli bir yere sahip tuttuğunu, farklı disiplinlerle bağları kuvvetlendikçe gelecekteki yerinin daha da sağlamlaşacağını gösteriyor.
Stadiona, 2021
Grafik tasarımın toplum üzerindeki etkisi ve tasarımcının sorumlulukları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Her gün yüzlerce, binlerce mesaja (basılı işler, dijital mecralar, reklamlar, siyasal mesajlar, ürün ambalajları vb.) maruz kalıyoruz. Bu mesajların tamamı tasarımcıların elinden geçiyor, her tasarımcı onları kendi tasarım anlayışıyla tasarlayıp sunuyor. Dolayısıyla tasarımcı, toplum ve mesaj arasında bir köprü oluşturuyor, işine de bu sorumluluğun bilinciyle yaklaşması gerektiğini düşünüyorum.
Bugünkü siz, mesleğinin henüz başındaki size ne söyler?
Rahat ol, işler hiç bitmeyecek ve hepsi yetişecek.
Oğuzhan Cengiz'in çalışmaları için:
https://www.behance.net/oguzhancengiz
https://www.behance.net/hurufatfont
https://www.instagram.com/hurufatfont/
*Röportaj: Behiye Aycan Erarslan (GMK Üyesi)