GMK Röportajlar #15: Onur Aşkın

  • Yazar Admin, 30.04.2021

GMK Röportajlar’ın 15’incisini, üyemiz Onur Aşkın’la gerçekleştirdik. İllüstrasyon başta olmak üzere, görsel kimlik, yazı yüzü ve sosyal-kültürel afiş tasarımı alanlarında çalışan Onur Aşkın, tipografi ve teknoloji ilişkisi üzerine akademik düzeydeki çalışmalarını da sürdürüyor. İşleri pek çok uluslararası bienalde sergilenen, “Bahar Mevsimi” afişiyle Graphis 2021’de “Çevre” kategorisinde Altın Ödül kazanan tasarımcıyla profesyonel sürecini, çalışmalarını, mesleğin başta telif ve serbest çalışma koşulları olmak üzere sorunlarını ve geleceğini konuştuk.* 


Grafik tasarımcı olmaya nasıl karar verdiniz? Bize serüveninizden bahseder misiniz?

Küçüklüğümden beri resim yaparak kendimi ifade ettim. Babam resim yapıyordu. Beni de resim yapma konusunda hep teşvik ediyordu. Bu üretimleri geliştirmek için güzel sanatlar lisesi resim bölümüne girdim. Bölümde dijital grafik dersleri vardı. Dijital ortamda tasarım yapmak beni çok etkilemişti ve tasarım serüvenim böylece başladı. Lisans, yükseklisans, şimdi de sanatta yeterlik derken kendimi hem akademinin hem de bu sektörün içerisinde buldum.

 27. İstanbul Caz Festivali afişi, 2020


İletişim tasarımında ilgi duyduğunuz/çalıştığınız spesifik bir alan var mı?

İletişim tasarımının her alanı çok eğlenceli. Lisans eğitimi aldığım dönemde afiş tasarımına karşı çok ilgi duyuyordum. Sosyal ve kültürel konularda hâlâ afiş üretiyorum. Afiş tasarımının kısa sürede mesaj verme, derdini hızlıca anlatma durumu beni çok etkiliyor. Afiş tasarımı, tipografinin, tasarım fikrinin ve birçok grafik tasarım öğesinin birlikte kullanıldığı nadir grafik tasarım ürünlerinden biridir. Günümüzde afiş tasarımlarının yeni açılımlar ve farklı mecralarda konumlandırıldığını da görüyoruz ancak afiş tasarımları değişen teknolojilerle birlikte tek başına yeterli olmuyor. İllüstrasyon, görsel kimlik tasarımı, yazı yüzü tasarımı diğer üretim yaptığım alanlardan. Akademik olarak tipografi ve teknoloji ilişkisi üzerine araştırmalar yapıyorum. Bu ilişkinin kullanıldığı farklı mecralardaki tasarımlar da beni meraklandırıyor.


25. San Diego Latin Film Festivali afişi, 2018

"Anton Çehov'un Gözleri", Çehov 160 Yaşında, Strelka Uluslararası Tasarım Bienali, 2020

İşlerinizde, tasarım anlayışınız ile müşterinin beklentileri veya kararları arasında nasıl bir denge kuruyorsunuz?

İşveren bilinçli ise tasarım anlayışınızı gözlemleyerek size ulaşıyor. Tarif bu şekilde olursa, uzmanlığınıza saygı duyarak, işi olması gerektiği gibi size bırakıyor. Tasarım anlayışı ve beklentiler arasında eşitlik sağlanamazsa tasarım kötü yönde etkileniyor. Tasarım anlayışınızı bilmeyen kişilerle çalıştığınızda sizden yapmak istemediğiniz şeyler bekleniyor. Bu da kişiliksiz ve samimiyetsiz işlerin ortaya çıkmasıyla sonuçlanıyor. Son dönemde butik stüdyolarda çok etkili işler üretiliyor. Bunun sebebi, işverenin müşterisi olduğu stüdyonun tasarım anlayışını bilmesi, benimsemesi ve beklentisini de o yönde oluşturmasıdır.


"Yüzyılın Kırk Oyunu", Notos'un 80. sayısı için illüstrasyon, 2020"Zamansız Bir Yazar: Sevim Burak", Sabit Fikir'in 91. sayısı için illüstrasyon, 2018

Yaşadığınız şehrin tasarımlarınızı etkilediğini düşünüyor musunuz?

Çocukluğum İstanbul’da mahalle kültürünün var olduğu bir dönemde geçti. Sokağın tadını sonuna kadar çıkardım. Farklı kültürleri tanıma fırsatı buldum. Tasarımlarımda şehrin geleneksel yapısını modern biçimde günümüzün yaşam koşullarına uyarlamaya çalışıyorum. İstanbul’da günlük hayattan, birçok hikâyeden ve formdan yararlanıyorum. Günlük hayatta karşılaştığımız ve pek çoğumuza sıradan gelebilecek formlar, illüstrasyonlarımda ve tasarımlarımda kullandığım nesnelere dönüşüyor. Farklı amaçlarla kullanılmış, işlevini yitirmiş ve atıl hale gelmiş bir objeyi tekrar işlevsel kılmak benim için önemli. Tüketim yerine var olanı kullanmamız ve sürdürülebilir bir hayat için elimizdekileri iyi değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. İstanbul’da sahafları dolaşıyorum, işlevini yitirmiş parçaları toplayıp bir araya getirmeye çalışıyorum. Yıllar önce çekilmiş, o yıllarda bir aile için çok önemli olan, ama sonrasında işlevini yitirip bir şekilde ikinci el pazarlarına düşmüş bir fotoğraf, benim için yeni bir serüvenin başlangıcı oluyor.


"Antika Titanik ya da Dört Kare", Sabit Fikir'in 92. sayısı için illüstrasyon, 2018

 
"Edebiyatçı Mektuplarını Niçin Okumalıyız?", Sabit Fikir'in 76. sayısı için illüstrasyon


"Fotoğrafı Okumak: John Berger Anısına", Sabit Fikir'in 72. sayısı için ilüüstrasyon, 2017

Bugüne dek yaptığınız işler arasında sizin için en önemli olan/olanlar hangileri?

Buna cevap vermek çok zor. Yaptığım tasarımların hepsini önemsiyorum. Her bir tasarımın bende başka bir anısı ve hikâyesi var.
 

Bugüne dek sizi en fazla etkileyen tasarım hangisi ve neden?

Lex Drewinski’nin 1989 yılında tasarladığı “Racism” afişi, beni yıllardır etkileyen işlerden biri olmuştur. Lex Drewinski’nin AIGA ile yaptığı röportajda “Mesajsız afişler, patlayıcı içermeyen bir c4 paketi gibidir” demiştir. Tasarımda göstere göstere mesaj verme kaygısı bazen klişe fikirler üretmemize neden olabiliyor. Basit ve ustaca tasarlanmış işlerin daha etkili olduğunu düşünüyorum. Tasarım trendleri sürekli değişiyor, ama Lex Drewinski’nin “Racism” isimli afiş tasarımı içinde barındırdığı fikirle zamana meydan okuyor.


22. Uluslararası Altın Koza Film Festivali afişi, 2015


Bahar Mevsimi, 2019

Aldığınız ödüllerin size ne gibi katkıları oldu?

Ödüllerin tasarımcıların ilerlemesine katkı sağlayan basamaklar olduğunu düşünüyorum. Bienaller, trienaller ve tasarım yarışmaları, tasarımcıların birbirini tanıdığı kolektif paylaşım alanlarını oluşturuyor. Ödüllerin bana katkısı daha fazla üretmek oldu. Buna ek olarak uluslararası alanda tasarımcıların çalışmalarını gözlemleyip, kendi konumumu belirlememi de sağladı. Uluslararası yarışmalarda geçmiş yıllarda Çin’den ve İran’dan katılımcıların yoğunluğu dikkat çekerken, günümüzde artık Türkiye’den tasarımcıların isimlerini de görmek beni çok mutlu ediyor.

Size göre iyi tasarım nedir?

Problemi iyi belirlemiş ve sorunu çözmek adına doğru çözüm yolları sunan çalışmalara iyi tasarım diyebilirim. İşlevsel amacına uygun, zekice tasarlanmış, içinde çarpıcı fikirler barındıran, biçimsel olarak dikkat çeken, baktığımda duygularımı harekete geçiren ve günlük rutinde aklımdan asla çıkaramadığım tasarımlardan etkileniyorum.


"BM-İklim Değişikliği", Mut zur Wut Uluslararası Afiş Sergisi, 2010


"Tüketim", Mut zur Wut Uluslararası Afiş Sergisi, 2016


"Sıcaklık Artışı", Nasser Bin Hamad Uluslararası Yaratıcılık Ödülleri, 2018


Bugüne dek işlerinizde telif sorunlarıyla karşılaştınız mı? Tasarım alanında dikkatinizi çeken ya da öncelikli gördüğünüz mesleki sorunlar nelerdir?

Telif problemleriyle sürekli karşılaşıyoruz. Yurtdışında “Anti-Copy” gibi kuruluşlar oluşturulmuştu ancak çok uzun soluklu olmadılar. İntihal içeren işleri, sosyal medya ve web siteleri aracılığıyla ifşa ediyorlardı. Bu da bazıları için caydırıcı oluyordu. Günümüzde tasarımcılar işlerini sosyal medyada paylaşmaya başladı. Dünyada aynı fikri düşünebilecek tasarımcılar olabilir, evrensel formlar tüm tasarımcılar için ortak olabilir. Bu formları aynı şekilde ve aynı tasarım fikrine dönüştürmenin etik olduğunu düşünmüyorum. Konuşmayı öğrenirken çevremizdeki sesleri taklit ediyoruz. Taklitler sonrasında konuşmayı öğrenerek kendi cümlelerimizi kuruyoruz. Görsel iletişim dilinin de bu şekilde geliştiğini düşünüyorum. Tasarımcı kendi dilini oluşturduktan sonra tasarım problemlerine karşı yeni fikirler geliştirecektir. Böylece telif sorunları ortaya çıkmayacaktır.

Büyük platformlar video ve müzik alanında telif sorununu büyük ölçüde çözdü, algoritmalar sayesinde bunu hemen algılayıp bazı kısıtlamalar koyabiliyorlar. Grafik tasarım alanında da bunun yapılması gerektiğini düşünüyorum. Temelde tasarımcının meslek etiğiyle ilgili bir durum bu… Serbest çalışma noktasında da ciddi sorunlar var. İş sözleşmesi yapılmadan, karşılıklı güven temelli ilerleyen işlerde problemler yaşanabiliyor. Harcanan emeğin görmezden gelindiği durumda hakkınızı talep etmeyi kolaylaştıracak, caydırıcı bir anlaşmanın bulunmaması büyük bir sorun. Tasarım hukuku kapsamında haklarımızı öğrenmemiz ve bu konuda daha da bilinçlenmemiz gerekiyor. Yurtdışında serbest çalışan tasarımcıları ve illüstratörleri bünyesinde barından ve haklarını arayan ajanslar var. Bunların Türkiye’de de çoğalması gerekiyor.

İletişim tasarımı alanında güncel işleri takip ediyor musunuz? İlgiyle takip ettiğiniz tasarımcılar/ işler var mı?

Zevkle işlerini takip ettiğim ama teker teker isimlerini sayamayacağım çok sayıda tasarımcı var.


"Servis", Film Afişi, 2018



"Engel", Poster for Tomorrow, 2014 


Tasarım dışında uğraştığınız alan/alanlar var mı?

Hayatımda yaşadığım her şeyin tasarımın bir parçası olduğunu düşünüyorum. Kelimeler bir araya geliyor, sahneler bir araya geliyor, kentin katmanları bir araya geliyor ve hepsi benim için yeni şeyler ifade ediyorlar. Bu açıdan sinema, mimarlık, fotoğraf, edebiyat ve felsefe tasarımla birleştirebildiğim ilgi alanlarımı oluşturuyor.


Şu an neler üzerinde çalışıyorsunuz? Yeni projeleriniz var mı?

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik Tasarımı Bölümü’nde tez danışmanım Doç. Çetin Tüker ile birlikte karma gerçeklik ortamlarında değişken fontların kullanımı üzerine bir sanatta yeterlik çalışması yapıyorum. Tasarım ve bilim ilişkisi temelinde, deney, gözlem ve ölçme yöntemlerinden yararlanarak tipografinin yeni mecralardaki kullanım alanlarına yönelik çalışmalar üretiyoruz.


"Kirli Hava", Lublin Afiş Bienali, 2019

Soma, 2014

Ne zamandır GMK üyesisiniz? GMK’nın çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Üye olduğum tarihi tam olarak hatırlayamadım. GMK 40 yıldır grafik tasarımın bilinirliği konusunda çalışmalar üreten kolektif bir oluşum. GMK’nın Grafik Sanatlar Üzerine Yazılar, GMK Kampüs, Grafik Tasarım Sergisi gibi yıllardır devam ettirdiği yayın ve etkinliklerini çok etkili ve önemli buluyorum. Kısıtlı bütçelerle tasarım adına çaba harcanıyor. Kolektif üretimi destekleyip tasarımcıları bu tür organizasyonlarda bir araya getirmeleri güzel paylaşımlara olanak sağlıyor.


"Yurdaer'e 80. Yaş Etkinlikleri" afişi, 2015

Mesleğinizin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Grafik tasarım, fotoğraf ve yazı olduğu sürece var olacaktır. Disiplinlerarası üretimlerle birlikte grafik tasarımın sınırları daha da genişleyecek, yeni tasarım dilleri ortaya çıkacaktır. Yeni tasarım dillerinde süreç odaklı bir yapı inşa etmek durumundayız. Geçmişte inşa ettiğimiz sonuç odaklı üretimlerde hata yapma lüksümüz yoktu. Basılı işlerin geriye dönüşü mümkün değildi. Tasarımcı ve işveren arasında bir denge kurmamız gerekiyordu. Asıl hedef kitlemizin deneyimlerini öğrenmek pek mümkün olmuyordu. Dijital mecralar, tasarımların kullanıcı deneyimi sonrasında yeniden düzenlenerek kullanıcının istekleri doğrultusunda güncellemeler yapabilmemizi sağlıyor. Kullanıcı deneyiminden elde edilen veriler doğrultusunda tasarımları revize ettiğimizde tasarım ve bilim ilişkisi ortaya çıkıyor. Deney, gözlem ve ölçme yöntemlerinin kullanımı yeni tasarım çözümleri üretmemize olanak sağlayacaktır. Kodlama ve yapay zekânın grafik tasarıma etkisiyle birlikte işlemsel tasarım kavramı üzerine yoğunlaşacağımızı düşünüyorum. Tasarım problemlerine bilgisayar algoritmalarıyla çözüm arayıp, tek bir çözüm yerine çözümü oluşturan yöntemleri tasarlayacağız. Bilgisayarın ürettiği olası çözümlerin birini kullanarak o çözümü uygulayacağız.

Bugünkü siz, mesleğinin henüz başındaki size ne söyler?

Kendin ol, cesaretli ol, yanlış yapmaktan korkma ve sonuna kadar mücadele et!

 

*Röportaj: Eda Gündüz