GMK Röportajlar #12: Can Dağlı

  • Yazar Admin, 30.09.2020

Can Dağlı, 2019 yılında başlattığımız ve ilkini “İllüstrasyon” temasıyla gerçekleştirdiğimiz GMK Sunumlar etkinliğine konuk olmuştu. 2010 yılından bu yana GMK üyesi olan ve bu yıl Kasım ayında gerçekleşecek 39. Grafik Tasarım Sergisi’nin seçici kurulunda yer alan Can Dağlı, kurucusu olduğu Flama Design House bünyesinde markalama tasarımı, ambalajlama ve illüstrasyon alanlarında çalışmalarını sürdürüyor. Sanat ve zanaatla iç içe, çok yönlü bir tasarım anlayışını benimseyen tasarımcıyla bugüne dek yaptığı işler, mesleğinin geleceğine bakışı ve GMK hakkında konuştuk.*


Grafik tasarımcı olmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz? Bize serüveninizden bahseder misiniz?

Maceram 4-5 yaşlarımda boya kalemleri ve duvarlarla başladı. 1980-90 jenerasyonunun bir üyesi olarak çizgi film ve çizgi roman kültürüyle büyüdüm. İzlediğim çizgi filmlerden kendi çizgi romanlarımı yapıp fotokopiyle çoğaltıyor, aile üyeleri ve arkadaşlarıma dağıtıyordum. Diğer taraftan gördüğüm yazı tiplerini taklit ediyor ve birbirleriyle birleştirip -o zamanlar logo olduğunu anlamadığım- logolar yaratıyordum. Lise zamanlarımda Ankara’nın müzik camiasıyla yakın ilişkiler kurdum. Onlara konser afişleri ve logolar yapabilmek için Photoshop ve Freehand kullanmayı öğrendim. Üniversitenin baskı atölyesinde yine müzik grupları için tişörtler basıp e-Bay üzerinden satarak harçlığımı çıkarttığım bir dönem bile oldu. Diğer taraftan kablolu TV ve internet meraklısı bir çocuk olarak izlediğim reklamlardan çok etkileniyordum. Bir fikrin yaratıcı ekip çalışmasıyla bir ürüne dönüştürülmesi ve sunulması deneyimi epey ilgimi çekiyordu. Lisans eğitimim biter bitmez marka portföyü, hız ve deneyim kazanıp çalışmalarımı geliştirebilmek umuduyla İstanbul’a taşındım. Yaklaşık 7 sene boyunca Vietnam, Rafineri, Happy People Project, Alametifarika gibi yerel değerlere dikkat ve önem veren reklam ajanslarında sanat yönetmenliği yaptım. Reklam ajansı serüvenimin sonlarına doğru da deri zanaatına merak sardım. Sonra hem kendi markamı yaratma sürecime hem de serbest grafik tasarım ve illüstrasyon üretimi yapabileceğim projelere ağırlık verebilmek için reklam sektörüyle vedalaştım. Tam yeri, tam zamanı diyerek İstanbul’dan uzaklaşıp İzmir’e yerleştim. Gerçekten tebdilimekânda ferahlık varmış; çalışmalarımı bir çatı altında devam ettirmek adına kurduğum  Flama Artworks tam da bu zamana denk geliyor. Flama Artworks çatısı altında logo tasarımlarından kişiye özel tasarım objelere, etkinlik afişlerinden tabela ve duvar resimlerine, hattâ gerçekten flama üretimine kadar geniş bir ölçekte üretim ve yaratım imkânı buldum. Zamanla ekibimiz de genişledi. İzmir-İstanbul trafiğinin gün geçtikçe artması sebebiyle atölyemizi iki sene sonra yeniden İstanbul’a taşıdık.


Congulus/Bozkır Vinyl Artwork, 2019


Flama Artworks
çatısı altında el üretimlerinden dijital tasarımlara uzanan bir yolculuk yaşadım. Ancak bir süre sonra üretim sahamız fazlasıyla genişledi ve ismine sığamamaya başladı. Fikir ve çalışmalarımızı etki alanı daha geniş bir ortama çevirmek, sanatçılar ve tasarımcılarla daha büyük bir alanda buluşarak üretebilmek amacıyla Flama Artworks’ü  Flama Design House’a dönüştürdük.

Oyun oynarken deneyimlemek… Flama’nın atölyesini tam da bu cümle üzerine kurguladık. Tasarım evimizde çocukluk zamanlarımızdan beri bizi takip eden heyecan ve merakı tasarım ve zanaatla birleştirmeye, markalar ve müşteriler için eğlenceli, farklı ve yeni çözümler üretmeye çalışıyoruz. Tüm bu çözümlemeleri hayata geçirmek ve etki yaratmak için kullanmak en büyük hedefimiz.


Redbull & Yüzyüzeyken Konuşuruz/New York’ta Bir Analog, Albüm illüstrasyonu, 2020


İletişim tasarımında ilgi duyduğunuz/çalıştığınız spesifik bir alan var mı?

Ben eklektik bilgiye inanıyorum. Yani günümüz sanatçısının tıpkı bir Rönesans insanı gibi güzel sanatlar, müzik, mimari, botanik, gastronomi, tıp, filoloji gibi akla gelebilecek tüm sanatsal, endüstriyel ve bilimsel alanlar hakkında bilgi sahibi olması, tüm bu bilgileri de kendi eleğinden geçirerek onlardan yararlanması gerektiğini düşünüyorum. Yoğun şekilde geleneksel logo ve amblem tasarımlarından, ilanlardan, ambalajlardan, plak kapaklarından, eski filmlerden, edebiyattan, sokak kültüründen ve farklı mecralardaki el üretimi tasarımlardan ilham alıyorum. Sanat ve sanatkârlık kadar zanaat ve zanaatkârlığa da önem veriyorum.

 Adidas-Mikaela Shiffrin afiş tasarımları, 2019


İşlerinizde tasarım anlayışınız ile müşterinin beklentileri veya kararları arasında nasıl bir denge kuruyorsunuz?

Çok yönlü tasarım hizmeti vermenin tasarımcıyı farklı insan karakterlerine ve düşüncelerine göre çözümler sunabilmeye yönlendirdiğini düşünüyorum. Genellikle neden Flama Design House ile çalışmaları gerektiğini bilen bilinçli bir müşteri portföyümüz olmasına rağmen aklı karışık, ne istediğinden emin olmayan müşterilere de elbette denk geliyoruz. Eğer müşteri istek ve beklentilerinden emin değilse, doğru yere odaklanmalarını sağlamak için çalışma başlamadan hemen öncesinde basit bir anket uygulaması yapıyoruz. Nokta atışı sorular sorarak doğru cevaplar almak işin en önemli kısımlarından biri. Bu soru-cevaplarla müşterilerimizden “Aslında tam olarak bunu istiyormuşum, teşekkürler” gibi cümleler de duyduğumuz oluyor. Müşteri ve iş ortaklarımız farklı sektörlerden olsalar da aynı amacın peşindeler. Doğru anlaşılmak, güven duyabilmek, güven sağlayabilmek ve fark edilmek. Bizim de en esaslı görevimiz bu aslında.


Brekkie Breakfast Club, Mural ve tabela çalışması, 2019


Yaşadığınız şehrin tasarımlarınızı etkilediğini düşünüyor musunuz?

Evet kesinlikle. İzmir’de doğup, Ankara’da büyümüş, sonrasında İstanbul ve İzmir’de yaşamış birisi olarak bu şehirlerin her biri bana ayrı ayrı ilham kaynağı oldu. Dönemsel rutinler bile yaratım sürecini epey etkiliyor. Örneğin; stüdyo ile ev arasında gidip gelirken yürüdüğüm 2 km’lik yolda, açık hava sergisi misali İstanbul’da yapılacak bütün etkinliklerin afişlerini görüyorum ve bu sergiler sürekli değişiyor. Sanırım son zamanlarda en çok ilham aldığım şey bu. Hem meslektaşlarımın yaptıkları afişleri görme hem de etkinliklerden haber alma fırsatım oluyor.

Bugüne dek yaptığınız işler arasında sizin için en önemli olan/olanlar hangileri?

Bahsettiğim gibi mesleğimde farklı alanlarda çalışma fırsatım oldu. İyi veya kötü her bir çalışmamın tasarımcı kişiliğim üzerinde önemi var. Özellikle 2013’te 21 sanatçı tarafından kurulan sanatçı kolektifi Krüw’ün illüstratörlerinden biri olarak, yaptığımız her sergide ürettiğimiz işlerden ve sergilerimizin afişlerini yapmaktan büyük keyif alıyorum. Caffè Nero’nun Delicatessen konseptli Nişantaşı ve Taksim dükkânları için ürettiğimiz duvar resimleri ve yönlendirmeleri, Mudo FTS 64 koleksiyonu için tasarladığım tişört illüstrasyonları ve tasarımcı dostum Mesut Uğurlu’nun fanzini Seyyar Sesler’in birlikte tasarladığımız sekizinci sayısı benim için yakın zamanda keyif aldığım işlerden.


Caffè Nero, Duvar resim ve yönlendirmeleri, 2018

Aromayogaterapi, bayrak ve cam üzeri logo uygulamaları, 2018


Bugüne dek sizi en fazla etkileyen tasarım hangisi ve neden?

Tasarım derken sanat ve zanaatla iç içe, çok yönlü şekilde düşünmeye çalışıyorum. Cesur mesaj ve içeriği olan stilize, renkli, kompozisyonu kuvvetli ve deneysel işlerden etkileniyorum. Özellikle Wiener Werkstatte, Bauhaus gibi yapılarda kolektif düşünce ürünü olarak ortaya çıkan işlerin meraklısıyım. Retro kültürü ve tipografi meraklısı bir tasarımcı olarak 1900’lerin başından günümüze yansımış ve o dönemi anlatan yazı tiplerine, illüstrasyonlara, posterlere, duvar resimlerine ve tabela yazılarına hayranım.


Mudo Fts64 Erkek Koleksiyonu için tişört tasarımları, 2018


Aldığınız ödüllerin size ne gibi katkıları oldu?

Kazandığım ödüllerden çok kazanamadığım ödüllerin etkisini gördüm. Bir ödül kazandığınızda nasıl kazandım diye sormuyorsunuz, çünkü fikir ve tasarım çözümünüzden emin şekilde katılıyorsunuz yarışmaya. Kazanamadığınızda ise kendinize ve işinize özeleştiri yaparak daha iyi ve doğrusunu nasıl yapabilirim diye sorgulamaya başlıyorsunuz. Bu da  sizi tasarımsal anlamda hatalarınızı fark ettiğiniz bir noktaya taşıyor. Bence tasarımcı için bu sürecin içine pek çok sefer girip çıkabilmek, fikrinizi ve stilinizi geliştirmeye ve olgunlaştırmaya imkân sağlıyor. İletişim tasarımcısı olarak bardağın iki tarafından bakabilme kabiliyetini hem hizmet sunduğumuz insanlar hem de kendimiz için hayatımıza daha çok katabilmeliyiz.


Gregor Corner Pub, Logo ve cam üzeri altın yaldız uygulaması, 2018


Size göre iyi tasarım nedir?

Bence insana has özelliklerini kaybetmeden amacını doğru aktarabilen ve ilk anda insanı etkisi altına alabilecek büyüyü yaratabilen iletişim yöntemidir. Tasarım fikirde sade ve basit olmalı, ne istediğini bilmeli. Ama işin uygulamasında sade ve basit olmalı düşüncesini savunmuyorum. Fikir ve mesajı karşıya geçirebilmek için her türlü yolun keşfedilmeye ve denemeye açık olduğunu düşünüyorum.


Yeme İçme İşleri, Logo ve bayrak tasarımları, 2016


Bugüne dek işlerinizde telif sorunları yaşadınız mı? Tasarım alanında dikkatinizi çeken ya da öncelikli gördüğünüz benzeri sorunlar nelerdir?

Evet, kariyerimin başında yaşadım tabii ki. Ama bu deneyimler farklı çözüm yolları araştırmamı ve kendi yöntemlerimi geliştirmemi sağladı. Tasarımcılar ve tasarım hizmeti veren firmaların kendi haklarını bilmesi ve bu doğrultuda müşterilerini yönlendirmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum.
 

Tabela üzeri menü tasarımları, 2018


İletişim tasarımı alanındaki güncel işleri takip ediyor musunuz? İlgiyle takip ettiğiniz tasarımcılar/işler var mı?

Ürettiğim işler marka kimliğinden müzik albümü kapağı tasarlamaya, duvar çalışmalarından bayrak üretimine kadar geniş bir yelpaze oluşturuyor. Bu sebeple pek çok alanda ilgili tasarımcı ve sanatçıların süreçlerini çok yakından takip etmeye çalışıyorum. Hattâ merak ettiğim konularda yerli/yabancı sanatçı ve tasarımcılarla iletişime geçip onlarla üretim süreçlerini konuşmaya, ilham ve bilgi paylaşmaya çalışıyorum. Son 4-5 yıldır heyecanla takip ettiklerim arasında: Studio Muti, Hoodzpah, Land Boys, Youngjerks, Jon Contino, Alex Trochut, Louise Fili, Sir. David Smith, Benny Gold, Rise Wise, Stranger & Stranger, Broken Fingaz… Böyle uzar gider bu liste.


Hendrick’s Gin-Order of Black Haggis, 2019


Malt Kâşifleri, Logo tasarımları, 2015


Tasarım dışında uğraştığınız alan/alanlar var mı?

Tasarım, günümün her anını kaplıyor. O sebeple uğraştığım diğer işleri de tasarımla bir şekilde bağ kuracak, besleyecek şekilde seçiyorum. Retro kültür ve koleksiyona merakımdan dolayı afiş, plak, plaka, şişe, bayrak gibi çeşitli objeleri toplamayı ve incelemeyi seviyorum. Bir dönem deri aksesuar yapımına merak sarmış, bunu işe dönüştürüp bir süre geçimimi de buradan sağlamıştım. Deriden önlük, çanta, cüzdan, sandalye gibi ürünler yapıyordum. Aslında hızlı sıkılan biri olarak ilgi ve uğraş alanlarım tasarım, sanat ve zanaat üçgeninde sıklıkla değişebiliyor.


Calling Mag, “Craft to Craft” projesi kapsamında logo ve bayrak tasarımı, 2017


Şu an neler üzerinde çalışıyorsunuz? Yeni projeleriniz var mı?

Bu sıralar ağırlıkla markalama tasarımı, ambalajlama ve illüstrasyon işlerine yoğunlaştık. Aslında stüdyo olarak anlayışımız birbirinden farklı alanlarda ve konularda benzersiz, farklı işler ortaya çıkarmak. Bundan dolayı her proje bizim için keşfedilmeyi bekleyen birer hazine oluyor. Bize verilen işin gerçek potansiyelini ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Tasarım alanından bağımsız, doğru ekip çalışmasına yönelik konular da son zamanlarda zihnimi oldukça kurcalıyor. Ben usta–çırak ilişkisine inanan bir tasarımcı olarak, gençleri bu ilişki içinde ezmeden, paraya köle etmeden; yaratıcılık, iyi niyet ve üretimin hazzı ile besleyerek zenginleştireceğim ve meslektaşım hâline gelinceye dek yetiştirebileceğim bir platform tasarlıyorum. Diğer taraftan 2021’de açacağım sergim için kişisel çalışmalarıma devam ediyorum.

Ne zamandır GMK üyesisiniz? GMK’nın çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

2010 yılından beri üyeliğim devam ediyor. GMK’nın, son birkaç yıldır gerçekleştirdiği etkinlikler, söyleşiler ve paylaşımlar bakımından daha aktif olduğunu gözlemliyorum. GMK; birbirimizin işlerini daha yakından tanımak ve bir arşiv sağlayabilmek açısından kendi üyelerinin güncel işlerinden oluşan yıllıklar çıkarsa ne güzel olur diye de düşünüyorum. Böylelikle grafik geçmişimizi arşivleyebilir, geleceğimiz için de bir kılavuz oluşturmuş oluruz.


Kanvas üzeri tipografik boyama çalışmaları, 2017


Mesleğinizin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Teknoloji her geçen gün inanılmaz bir hızla ilerliyor. Bu sürede iletişim tasarımcısı olarak; denge bulmayı, özgün kalmayı, keşfetmeyi, denemeyi ve heyecan duymayı bırakmadığımız sürece bukalemun gibi renk değiştirerek günün koşullarına uyum sağlayabileceğimizi düşünüyorum. Diğer taraftan tasarımcıların birbirleriyle daha çok paylaşım ve kolektif çalışmada bulunmasının işimizin en önemli katma değeri olduğunu savunuyorum.

Bugünkü siz, mesleğinin henüz başındaki size ne söyler?

Odaklan, acele etme ve beklenilmeyeni bekle.

 

*Röportaj: Eda Gündüz (GMK Üyesi)