Bütün İyi Logolar Modernist Olanlar mı?
- Yazar Admin, 22.02.2016
Logo tasarımı günümüzde heyecanını yitirmiş görünüyor. Teknoloji sektöründeki yeni marka çalışmalarına bakıldığında, nitelikte zayıf şekiller ve düz grafiklerden ibaret işler olduğu görülüyor. Bu sorun giderek hızlanan mobil dünyaya yanıt üretebilen tasarımcılarla çözülmeli, ama Müller’in logo külliyatının da gösterdiği gibi basitliğin saltanatı hâlâ sürüyor.
Jens Müller bir logo dedektifi. Düsseldorflu tasarımcı eski dergilerde, tasarım kitaplarında, bazen hiç olmadık yerlerde, binalardaki logoları buluyor ve ardından onların ortaya çıkış hikâyelerinin izini sürüyor. Kimisinin iyi belgelenmiş hikâyeleri mevcut; CBS’nin, kreatif direktör William Golden’ın Shaker mezhebinin simgesinden uyarladığı “göz”lü logosu gibi. Diğerleri ise, Düsseldorflu bir yeraltı basım evinin ünlü ve çok üretken bir tasarımcının yaratımı olan “B” biçimli logosu gibi, ısrarlı bir araştırma istiyor.
Müller, 2008’den beri, 6.000 logoyu bir araya getirip bir koleksiyon oluşturdu ve bu logolar şimdi, Taschen’dan çıkan Logo Modernism kitabının sayfalarında karşımıza çıkıyor; kitap 20. yüzyılda üretilmiş ikonlara ilişkin bir ders kitabı niteliğinde.
İşin “Modernizm” kısmı ise aslında pek planlanmış değil. Müller basit ve yalın logolardan etkilendiğini ve koleksiyon gelişirken böyle bir durumun kendiliğinden ortaya çıktığını belirtiyor. “ ‘Modernist logolar toplayacağım’ diye yola çıkmadım. Ben logo topluyordum ve çalışma bu süreçte Modernist bir kimliğe büründü.”
Bir tür olarak Modernizm, I. Dünya Savaşı sonrasındaki sanat, edebiyat ve soyutlamacı, ilerlemeci ve teknoloji yanlısı ideolojilerin tümünü kapsıyor. Grafik tasarımda ise sanatsal üretime ilişkin pratik bir yaklaşımı ifade ediyor: Sanat sadece süs değildir, işlevseldir. Müller konuyu daha da odaklayıp Modernist logolar için üç belirleyici kural sıralıyor: Bir, siyah ve beyaz çalışılırlar ki “bu yeni logolarda her zaman başvurulmayan bir biçim”; iki, herhangi birinin elle çizebileceği kadar basitlerdir; ve üç, harfleri de içeren geometrik formlara dayanırlar.
Bunlar estetik ilkeler. Aslında, Müller’in dediğine göre, bu ikonları tanımlayan şey “bir detaydan daha çok Modernist tasarımın arkasındaki yaklaşım.” “Bu basitliğe, çok kolayca tanınabilecek bir şeye yönelik bir tavır ve belli kültürel kontekstlerle ya da bir dilin kontekstiyle sınırlı değil.” Tasarımcılar izleyicinin referans noktalarını her zaman tahmin edemezler, bu yüzden de logolar hem yerel hem de dilbilimsel sınırların ötesine geçmelidir.
Bu logolar bunu basitlikleriyle başarıyorlar – çok basitçe, aslında, kitaptaki 6.000 logo yalnızca üç kategoride toplanıyor: geometrik, efektli ve tipografik. Bunların arasında 20 stil kategorisi bulunuyor: noktalı, gridli ya da 3 boyutlu gibi. Bu gruplamalarla Müller basit bir kare içerisinde ne kadar varyasyonun olabileceğini gösteriyor. Özellikle bir logoyu çok beğendiğini belirtiyor; o da pencere çerçevesi yapan bir İskandinav şirketin logosu. “Bir pencere çerçevesini gösteriyor ama aynı zamanda ülke bayrağını oluşturan sembolleri de içeriyor,” diyor. “Şirketin arkaplanı basit bir grafik forma dönüştürülmüş.” Bu kitapta yer alan ve mümkün olduğunca minimal çözülmüş diğer kare biçimli logoları düşünelim: Dominos Pizza, Goodwill, Flipboard ve Square. Hepsi de firmalarını doğru bir açıdan ifade eden logolar.
Logo tasarımı günümüzde heyecanını yitirmiş görünüyor. Teknoloji sektöründeki yeni marka çalışmalarına bakıldığında, nitelikte zayıf şekiller ve düz grafiklerden ibaret işler olduğu görülüyor. Bu sorun giderek hızlanan mobil dünyaya yanıt üretebilen tasarımcılarla çözülmeli, ama Müller’in logo külliyatının da gösterdiği gibi basitliğin saltanatı hâlâ sürüyor.
[Modernizm] geçmişten gelen bir trend değil sadece, yaşayan bir şey. “Bugünden pek çok logoyu ele alabilirsiniz : Airbnb logosu ya da yeni Google logosu. Ve onlara Modernist logolar diyebilirsiniz,” diyor Müller. “Modernizmin en önemli yanı zamansız olmasıdır.”
*Margaret Rhodes
"Bütün İyi Logolar Modernist Olarlar, Gerçekten"
Wired, 10 Mayıs 2015