Bowie, Barnbrook ve Blackstar

  • Yazar Admin, 28.01.2016

David Bowie’nin yeni albümü Blackstar’ın (★) tasarımının billboardlarda ve sosyal medyada yerini aldığı şu sıralarda, albümün tasarımcısı Jonathan Barnbrook müzisyen ile iş birliğini bizlerle paylaştı. Bu kapsamlı röportajda, Barnbrook, albüm için bir görsel dil yaratırkenki yaklaşımından ve 2015 yılında müzik alanında tasarım yapmanın anlamından bahsediyor.

Mark Sinclair, Creative Review Blog, 26 Kasım 2015*

Blackstar, CD kapağı

David Bowie ile çalışmalarından bahsetmekten oldukça memnun olsa da, Barnbrook bu çalışmaya belli bir anlam yüklemekten de kaçınıyor. Tasarımcı, ayrıca, söz konusu yeni bir Bowie albümünün konsepti olduğunda, birtakım temaların geliştirip geliştirilmemesinin sanatçının kendi seçeneği olduğunun da altını çizmekte ısrarcı.

Aslına bakılacak olursa Barnbrook, Bowie’nin 2013 yılında çıkan The Next Day albümünde benimsediği aşırı açıklayıcı tutumun ters teptiğini de belirtiyor. Barnbrook, Private Eye dergisinde entelektüel heveslerin hicvedildiği Pseud’s Corner başlıklı köşede yayınlanan ifadelerini de oldukça komik bulmuş. O dönemde, albüm tasarımının piyasadaki başka hiçbir şeye benzememesine ve kimliğe dair oldukça ilginç bir iddiada bulunmasına rağmen, çoğu kişi tasarımı beğenmediklerini söylemekte zaman kaybetmemişti.

Barnbrook, David Bowie’nin on yılın ardından çıkardığı bu albüm için şöyle diyor: “Bu uzun uzadıya açıklamanın amacı, çoğu kişinin kabul etmekte güçlük duyacağı bir şeyi belli bir bağlama oturtmaktı. Ayrıca, tasarımın yalnızca ticari değil, oldukça kavramsal bir süreç olduğunu vurgulayarak grafik tasarıma bir hizmette bulunmayı istedim. Tasarımcıların, neden öyle iyi bir marka projesi yaptığı yerine, iş üretmek üzere masa başına oturduklarında karşı karşıya kaldıkları kültürel ve kavramsal konulara dair yeterince kapsamlı açıklamaları yok.”

Barnbrook, bu yeni Bowie albümü için de alışılmışın dışında bir yola başvurmuş. Albümde ne sanatçının resmi ne de belirgin bir isim görünüyor – bunun yerine düz ve cut-out bir grafik imge olarak karşımıza çıkan bir yıldız var. Bu çalışma, Barnbrook’un Bowie ile daha önceki çalışmalarının yanı sıra kendi tasarım yaklaşımındaki değişime de vurgu yapıyor: özünde sadelik taşıyan bir yalınlaşma hâli.

“Çalışmalarımın nasıl geliştiğini görmek ilginçti. Eğer 40 yaşında hâlâ 20 yaşında yaptığının aynısını yapıyorsan, kendi ruhuna karşı dürüst değilsin demektir. Eskiden çalışmalarım fazlasıyla kompleksti – Modernizmin hakim olduğu bir dünyada, davranma biçimim böyleydi. Benim için Modernizm o şık Avrupai havalimanları değil, kasvetli ofisler ya da pasaklı bir tren istasyonuydu. Modernizm işe yaramıyordu ve bu nedenle, yaratmayı umduğum dünyaya yönelik uygun ve insani bir yanıt nitaliğinde bir tasarım yaratmam gerekiyordu.”

“Ancak günümüzde her an farklı ideolojilere ait binlerce imgenin saldırısına uğruyoruz ve bunu kırmanın tek yolu da sadelik ve netlik. “Sadelik” dediğimde kastım “okunaklılık” değil, çünkü basit bir şey de yoruma açık olabilir. Kastettiğim, cesur ve süs içermeyen bir estetik.”

Blackstar, dijital single kapağı

CR: 2013’e dönecek olursak, The Next Day için yaptığın çalışmayı bu yeni tasarım biçimine nasıl oturtuyorsun? O tasarıma tepki vermeyenler bile, o kapağa bakarken tam olarak ne gördüklerini düşünüyordu? 

JB: Sanırım The Next Day’in tasarımı insanları albüm kapağı tasarımı hakkında düşünmeye sevk etti. Gençliğimde, tasarıma yönelik ilgim, Neville Brody, Peter Saville, Malcolm Garrett ve Vaughan Oliver gibi isimlerin tasarladığı albüm kapaklarından geliyordu. Birinin müziği nasıl bu kadar iyi temsil edebileceğini, güzelliği ve o müziğe olan inancımı nasıl böyle görselleştirebileceğini anlayamıyordum. Bunlar müziği de güzelleştiriyordu.

Üniversiteye başlamamın ardından, logoların ve kurumsal kimliklerin altında yatan mantığı öğrendiğimde de, plak tasarımlarını daha canlı ve heyecan verici bulurdum. Elbette, artık bu iki farklı alanın oldukça benzer birer problem çözme yöntemi ve unsurlar barındırdığının farkındayım. Birkaç istisna haricinde, albüm kapakları o altın çağın ardından artık bir pazarlama departmanı alanı hâline geldi. Öyle ki, artık çoğu insanın bir albüm kapağı hakkında söylediği tek şey “Güzel olmuş” demekten ibaret.

Müzikte de olduğu gibi, ucu açık olması açısından, ★ hakkında pek doğrudan bir açıklama yok. Victoria&Albert Müzesi’nin “David Bowie Is...” sergisi sırasında, The Next Day’in kaba eskizlerini sergiye eklediğimde Bowie bana oldukça iyi bir ders vermiş ve bunların nihai tasarımı değiştirdiği için dikkatli olmamı söylemişti – sanırım bu onun müzik yaparken öğrendiği bir dersti. Kaba taslaklar asla sadece kaba taslaklar değildir çünkü bunlar çalışmanın son hâlinde anlatmaya çalıştığınız şeyi sulandırabilirler.

Plak kapak tasarımı grafiği

CR: Bowie ile süregelen iş ilişkin bu yeni projenin gelişimini nasıl etkiledi? Bu nasıl bir ilişki?

JB: Bu iş dehşet verici olabiliyor, fakat bununla başa çıkabilmeniz gerekiyor. Bunun bir albüm kapağı olduğunu ve insanların gündelik yaşamlarındaki gerçek toplumsal sorunlara bir etkisi olmadığının farkındayım, fakat çalıştıkları bir projeye bakıp, yaptıkları her şeyi iyi olup olmadığı yönünde yeniden gözden geçirmeyen iyi bir tasarımcı da tanımıyorum.

Tabii ki, gerek şimdi gerekse gelecekte popüler kültürün bir parçası olacak bir albümün yüzünü oluşturmanın, David Bowie gibi üstün zekâlı bir tanrıya sunulacak ve Bowie’yi izleyen binlerce insanı düş kırıklığına uğratmayacak bir şey üretmenin ve elbette kendi açınızdan tasarım anlamında ileriye yönelik bir adım olacak bir iş tasarlamanın getirdiği bir baskı da var. Bu tasarım The Next Day’e kıyasla daha az tartışma yaratsa da, bu tasarımı anlamanın The Next Day’inkinden daha kolay olduğunu düşünüyorum.

Bowie’nin bu sürece dâhil oluşuna gelecek olursak, çok fazla ayrıntıya girmeden, tasarım ile yakından ilgilendiğini ve gerek şarkılar gerekse tasarımın altında yatan kavramlarla ilgili birçok tartışma olduğunu söyleyebilirim. Bu çalışma için New York’ta buluşup şarkıları dinledik ve bazı fikirler önererek işe başladık. Bu süreç, üç aya yakın bir süre boyunca devam eden yoğun bir e-posta trafiğinden oluşuyor. Umarım bunu söylerken çok kibirli görünmüyorumdur ama bu ikimiz arasındaki güvene dayalı bir durum. Onun ne istediğini anlıyor ve çekici bulacağı bir biçimde karşılık veriyorum.

Bowie’nin, çalıştığı herkesle olduğu gibi benim sınırlarımı zorlamamı ve yaptığım şeyi tamamen ve yeniden düşünmemi istediğini biliyorum. Bu oldukça rahatlatıcı bir tavır. Plak şirketi ancak fikir tamamen vücuda geldiğinde işe dâhil oluyor. Böylece yol alınacak belli bir doğrultu var ve bunu değiştiremiyorlar.

Blackstar'ın kapağında kullanılan Bowie logoları


CR: Çalışmanın kendisine gelecek olursak, sanırım pek çok kişi cut-out ve siyah plak kapağının yanı sıra, beyaz zemin üzerinde siyah bir yıldızdan oluşan tasarımı görmüştür. Burada neye bakıyoruz ve aralarında nasıl bir fark bulunuyor?

JB: İlk olarak sadece albüm kapağını çözmeye çalıştım – bu The Next Day’de başladığım ve bu tasarımda da geliştirdiğim bir şey. Tabii ki, tasarım ilk olarak bir albüm kapağı olarak ortaya çıkacak olsa da, bunun yanında albümün çıkışıyla birlikte gerekecek – basın duyuruları, ön siparişler ve sosyal medya etkileşimi gibi – daha başka bir sürü şey de var. Böylece elimizde bir “görsel dil” oluyor.

Elbette bu sırada dikkatli olmanız da gerekiyor, çünkü kapağın felsefesini ifade ederken, insanların onunla özdeşleşebilmesi gerekiyor. Dolayısıyla, kapaklar son derece basit ve net iken, müziğe dair fikirler, kavramlar ve atmosfere yönelik birçok görsel dil unsuru da var. Bu kapağın, üzerinde Bowie’nin resminin bulunmadığı ilk solo albüm olduğunu söylüyorlar ama artık durum biraz farklı. Albümle ilgili olarak dolaşımda olan birçok yeni fotoğraf var.

Siyah tasarım plak kapağı içindi. Bunu daha fiziksel bir nesne olarak ele aldım – plaklar ilginç bir noktadalar. Aynı tipo baskı gibi, işçilik ve dokunsal nitelikleri her şey demek. Kapağın kesimi ve içindeki plağı görmenizin nedeni de bu. Dijital versiyonun aksine, plağa tehditkâr bir şey barındırıyormuş izlenimi vermek istedim. Tamamen siyah olan etiket de tasarımın bir parçası – bir anlamda mükemmel bir “Spinal Tap” kapağı da yaptım. Bu filmde, yeni çıkan albümü alıyorlar ve albüm üzerinde hiçbir ibare barındırmayıp sadece parlak bir siyahtan ibaret, inceliklerle dolu bir tasarıma sahip. 

Beyaz tasarım ise CD kapağı için. Kullandığımız farklı yıldız biçimleri olsa da, ana dağıtım için beş köşeli yıldızı kullanıyoruz. Blackstar’ın kavramsal altyapısını daha da ileri götüreceğine inandığım farklı yıldız formları da göreceksiniz. Bir diğer görsel olan ızgara da maddenin uzam-zamanı nasıl etkilediğine dair.

Plak kapağı

CR: The Next Day’e kıyasla, bu albümde tipografiye yaklaşımın nasıl bir fark gösteriyor? Buradaki tavrı daha ileri götürmeyi düşünüyor musun?

JB: The Next Day’in tipografisi bir hayli ölçülüydü. Biraz Modernizme öykünüp biraz da sürpriz içeriyordu. Kullandığım yazı karakteri olan ve piyasaya çıkışı albümün çıkış tarihine denk gelen Doctrine kurumsal bir yazı tipini taklit ediyordu. Karakterin tasarımında Kuzey Kore Havayolları’nın tipografisinden yola çıkmıştım ki, bu da “kurumsal görünümün” anlamında da bir kayma yaratıyor. Yazı karakterini albüm ile aynı dönem piyasaya sürmemizin sebebi, yeni bir yazı karakterinin aynı bir albüm yayınlamak gibi dünyada “yeni bir ses” olacağı düşüncesiydi.

Yeni albümün tipografisinin zarif olduğu kadar büyük, cesur ve doğrudan olduğu ümidindeyim. Kanımca, bir albüm kapağı tasarımının özünde, müziğin iyi bir temsili olan hassas bir tipografi kullanımı yatmaktadır. Bu müziğin sesindeki bir tondur. Yazı karakterinin ulaşılabilir olması, dinleyiciler tarafından kullanılıp yorumlanabilmesi albüm grafiğinin temelini oluşturan şeylerden biridir.

Karakterin özel bir versiyonu olan Virus Deja Vu, tüm logolar ile birlikte ileri bir tarihte yayınlanarak insanların kullanıma sunulacaktır. The Next Day ile birlikte, beyaz kare bir internet fenomenine dönüştü. Onunla birçok müdahale yapmayı planlamış olsak da, insanların Twitter’daki gibi harika bir biçimde buna girişeceğini düşünmemiştim. Bu defa sistem herkese açık olacak çünkü insanların sürece dâhil olduklarını hissetmelerini ve tasarım unsurlarını hiçbir endişe duymadan istedikleri gibi kullanabilmelerini istiyorum.


CR: Son birkaç aydır Blackstar’a dair internet üzerinde bir hayli söylenti dolanıyor ve yıldız ikonu imablackstar.com ile birlikte karşımıza çıkmaya başlıyor. Bu hafta başlarında ise single’ın çıkışının yanı sıra bir de film yayınlandı. Böylesine bir çalışmayı gizli tutmak nasıl bir şey?

JB: Bir gizlilik anlaşması imzalamam gerekiyordu, dolayısıyla söylentileri duysam da bunlara dair bir şey söylemem mümkün değil. Artık böylesine bir şeyi gizli tutmak oldukça güç – the Next Day için böyle bir şey yapabildiğimize inanamıyorum. O sıralarda Bowie on yıldır basında yer almıyordu ve albümün çıkışından bir gece önce web sitesini açıp, insanları şoke etmek müthişti. On yıl süren bir sessizlik, insanları meraklandırmak için, kusursuz bir halkla ilişkiler karşıtı hamleydi. Ertesi sabah, oldukça yorgun biçimde uyandığımda albüm BBC Radio 4’ün ana haber başlığıydı. Bunu hiçbir bilgi sızdırmadan başarabilmek oldukça tatmin ediciydi.

Bu defa ise durum oldukça farklı çünkü aynı sürpriz unsuru yok. Fakat yine de bir cevap vermeyi gerektirecek kadar çok dedikodu çıkmaya başlayana dek her şeyi gizli tutabilmek güzeldi.

Barnbrook tasarımı The Next Day albüm kapağı, 2013

CR: Yıldızı kullanmanın arkasında ne yatıyor? Aklıma Otomatik Portakal’ın Penguin Yayınları için tasarladığın kapağındaki daire geliyor. Burada biçim aynı zamanda albümün “logo” unsuru olarak da işlev görüyor – bundan biraz bahsedebilir misin?

JB: Mümkün oldukça ★ imgesini kullanmaya çalışıyoruz. Esas fikir Bowie ile yaptığımız tartışmalardan çıktı, dolayısıyla bu büyük ölçüde onun yaratıcılığı ve onun seçtiği bir yol. Ancak bu tartışmanın kökeni, kendisiyle tanıştığım sıralarda William Burroughs ile – ki bundan sırf ismini kullanmak için bile bin kere bahsetmişimdir – yaptığım bir sohbette yatmakta. Bu sohbet, 25 yıl sonra bu proje dâhilinde kullanılabilir bir şeye dönüştü.

Burroughs’a tipografinin geleceğini sorduğumda, harf biçimlerinin antik Mısırlıların hiyerogliflerine dek gittiğini söylemişti. Günümüzde insanların, üzerinden anlatılar ürettiği ve gündelik iletişimde başvurdukları emojilerde de bunu görebilirsiniz. Acaba günün birinde düşüncelerimizi ifade etmek için yalnızca bunları mı kullanacağız?

Albüme dönecek olursak, bu albümün ismi, tasarımında olduğumuz kadar sade bir tavrın sonucu ve böylece çevredeki diğer şeylerden de ayrışabiliyor. Ayrıca tanınan bir unicode karakter olmasından ötürü, çeşitli farklı teknolojiler dâhilinde kullanılabilir olması da hesaplanmış bir hamleydi.

Ayrıca, Bowie’in ismini de bunun bir uzantısı olarak bir logoya dönüştürdük. Plak şirketinde buna yönelik olarak tedirginlik yaşayan bir-iki kişi vardı, fakat ben okunaklılığın aşinalık ile ilgili olduğu kanısındayım – eğer alışırsanız, bunu gayet de “Bowie” olarak okuyabilirsiniz. Bunu “Bowie” olarak okunabilecek, fakat fazla da bariz kılmayacak ölçüye getirmek, saatler süren ve oldukça sancılı bir süreçti. Bu son hâlini elde etmek için pek çok farklı yıldız ve sayısız kombinasyon denedim fakat sonunda sanırım doğru dengeyi yakaladım. Burada David Bowie büyüsünün izi var. Bunun yıldız parçalarından oluşan bir logo olduğunun farkındayım ancak içerisinde Bowie’nin geçmişine dair bir şeyler de olması gerektiğini düşünüyorum. Kendi çalışmalarım bağlamında, The Next Day’de kare, Otomatik Portakal’da daire, bu albümde ise yıldız olmak üzere mutlak formlar ile bir oyun söz konusu. Bu planlı bir şey değildi fakat basit biçimler ile bunların bilinçaltında yankılanışı arasında bir şey olduğunu sanıyorum. Eğer üzerinde bir üçgen olan proje önerileri olursa, onları dinlemekten mutluluk duyarım.

Johan Renck yönetmenliğindeki Blackstar filminden bir sahne

CR: Blackstar single’ı, Johan Renck’in yönettiği on dakikalık film eşliğinde piyasaya çıktı. Albümün Ocak ayındaki çıkışı öncesinde başka neler beklemeliyiz?

JB: Projenin açıklığından ötürü bunu ben bile bilmiyorum. Elimde bazı işler var, fakat proje geliştikçe daha fazlasını üreteceğim. Ayrıca, her şeyi bir defada görürsek işin gizemi de ortadan kalkmaz mı? Dolayısıyla burada görecekleriniz, hepsi aynı yerde olmasa da, büyük ölçüde zaten önceden gördüğünüz şeyler. Geriye kalanları aynı müzikte olduğu gibi ucu açık bırakalım.

★ Bowie'nin albümü 8 Ocak'ta piyasaya çıktı. Daha fazla bilgi için: davidbowie.com/blackstar; barnbrook.net; virusfonts.com

*İngilizceden çeviren: M. Emir Uslu

Albüm Afişi