“Barış”ı Göstermenin Binbir Yolu
- Yazar Admin, 25.12.2015
Her şey bir kavga ya da bir kavga tehdidiyle başladı. Yunan mitolojisinde dövüşçü bir tanrı olan Poseidon, Attika üzerinde hak iddia ettiğinde, yabasını toprağa saplayıp, denizlerin tanrısı olarak gücünü temsil eder bir biçimde topraktan tuzlu sular fışkırtır. Tanrıça Athena ise bu iddiaya karşılık oraya bir zeytin ağacı diker ve bunun barış ve refahı temsil ettiğini söyler. Bunun ardından Poseidon, Athena’yı teke tek dövüşe davet eder. Araya giren Zeus, diğer tanrı ve tanrıçalardan meseleyi çözmek için kimin daha iyi bir armağan sunduğuna karar vermelerini ister. Tüm tanrılar Poseidon’dan, tüm tanrıçalar ise Athena’dan yana taraf tutar. Fakat Zeus tarafsız kaldığından, kadınların sayısı erkekleri bir oy ile geçer ve Athena kazanır. Attika’nın hamisi olarak Athena, adını buranın en büyük kenti olan Atina’ya verir ve armağanı olan zeytin ağacı da o zamandan bu yana barışın simgesidir.
Savaş Çekiç, War / Peace
Ancak zeytin ağacı bu konuda yalnız değildir. Beyaz güvercinlerden gökkuşaklarına, melekler ve kırık tüfeklerden çift parmaklı el işaretlerine kadar, yüzyıllar boyunca sayısız imge barışa dair motifler olarak kullanılmıştır. İsviçre asıllı grafik tasarımcı Ruedi Baur’un, eşi sosyolog Vera Baur ile birlikte derlediği “Barış İşaretleri: İmkânsız Bir Görsel Ansiklopedi” adlı bir kitap, yüzyıllar boyunca bu amaçla kullanılmış yüzlerce imgeyi sergilemektedir. “Görsel bir ansiklopedi”den beklenebileceği üzere, bu kitap her sembol tasarımının tarihçesini anlatmak yerine, bu simgelerin farklı kültürler ve değişik çağlarda nasıl aynı mesajı iletegeldiklerini göstermektedir.
Aşk, tehlike, kadın hakları ve çevrecilik gibi diğer olgular da görsel sembolizme dair zengin bir geleneğe esin kaynağı olmuşsa da, hiçbiri barış kavramına denk olamamıştır. Barışın, tarih boyunca insanların yaşamları üzerinde derinlemesine etkisi olan evrensel bir mesele olması, bizlerin onun önemini ifade etmek için çeşitli yollar aramasını doğal kılar. O hâlde, telkin ve hatırlama yoluyla resimsel bir sembolün nasıl belirli bir anlam edindiğine örnek olan zeytin dalı ile başlayalım. Şayet mitolojisi Athena’nın Poseidon’a meydan okumasıyla son ermiş olsaydı, zeytin dalı çoktan unutulmuş olabilirdi. Fakat zeytin dalı Antik Roma’da da bir barış sembolü olarak benimsenmiştir. Vergilius, epik destanı Aeneis’te ona bu yolla göndermede bulunmuş ve Roma’nın barış tanrıçası İrini de çoğu zaman elinde bir zeytin dalı ile betimlenmiştir. Şair ve sanatçılar arasında 1600’lü yıllarda, barışa dair bir motif olarak kullanılmaya başlayan zeytin dalı, daha sonraları çeşitli ülkelerin madenî paralarında da görülmeye başlamıştır. O zamandan bu yana, Amerika Birleşik Devletleri’nin 1782 tarihli Büyük Mühür’ünden, 1946’daki Birleşmiş Milletler bayrağına dek pek çok resmî bağlamda karşımıza çıkar. Bu yolla, “zeytin dalı uzatmanın” anlamını sürekli olarak anımsarız. O yapraklı dal, bir diğer barış sembolünde de destekleyici bir rol üstlenir. Barışa dair en kuvvetli göndermelerden biri, Nuh’un gemisinden havalanarak, bir zeytin dalı taşıyarak geri dönen bir güvercine dairdir. Erken dönem Hıristiyan sanatı ve Ortaçağ elyazmalarında da, bu yaprak bir süre sonra bir zeytin filizi ile değiştirilmiştir.
Dal taşıyan o güvercin, 19. yüzyıldaki savaş karşıtı protesto grupları tarafından da bir amblem olarak benimsenmiştir. Ancak güvercinin, dal taşımaksızın, en ünlü tezahürü Pablo Picasso’nun 1940’ların sonu ve 1950’li yıllarda gerçekleşen Dünya Barış Kongreleri için tasarladığı afişlerde karşımıza çıkar. Zeytin dalı gibi, barış güvercini de benzer uzunlukta bir zamandır süregelen ancak farklı şeyler temsil etmiş bir diğer barış sembolü türünün aksine, yüzyıllar boyunca aynı sembolik anlamı taşımıştır.
Yedi şerit renkten oluşan gökkuşağı bayrağını ele alalım. Bu sembol, 1520’lerdeki Alman Köylü Savaşları’ndan, 1920’lerdeki Uluslararası Kooperatif Hareketi’ne dek çeşitli amaçlar tarafından benimsenmiştir. 1961 yılında İtalya’da gerçekleşen bir barış yürüyüşünün amblemi olan gökkuşağı bayrağı, o zamandan bu yana benzer savaş karşıtı protestolarda da kullanılmış olsa da, farklı anlamlar da edinmiştir. Biraz daha farklı bir palet kullansa da, gökkuşağı 1970’li yılardan bu yana eşcinsel hakları gruplarının popüler motifi olmuş ve “özgürlük bayrağı” gibi yeni bir isim de almıştır. Apple’ın kurumsal logosunun ilk versiyonlarında da kullanılan gökkuşağı şeritleri, rivayete göre kökleri Kaliforniya’nın karşı-kültür hareketinde yatan firmayı, dönemin piyasasının en büyük kalesi olan ve logosunda tek renkli şeritler olan IBM’den ayrıştırmayı amaçlamıştır.
Barış hareketine dönecek olursak, Apple ve IBM’in kurumsal logoları gibi belirli bir anlama dair sıfırdan üretilmiş üçüncü bir sembol türünden de bahsedebiliriz. 1958 yılında İngiliz nükleer karşıtı bir grup olan Nükleer Silahsızlanma Hareketi’nin üyelerinden tekstil tasarımcısı Gerald Holtom’ın tasarladığı amblem bu türe aittir. “Nükleer” ve “silahsızlanma” (disarmament) kelimelerini temsil eden N ve D harflerinin semafor karşılıklarını barındıran logo, dünyayı temsil eden bir çemberin içinde konumlandırılmıştır.
Bu sembolü kendi isteği üzerine tasarlayan Holtom, onu 1958 baharında, Londra’dan Berkshire’daki Atom Silahı Araştırma Merkezi’ne yapılacak ilk yıllık yürüyüşün hemen arifesinde gruba sunar. Zeytin dalı ya da gökkuşağı bayrağının aksine, hiçbir tarihsel göndermesi olmayan amblem, bir motif olarak öylesine akılda kalıcı olmuştur ki, süratle, önce nükleer karşıtı hareketin, ardından da genel anlamda barışın sembolü olarak benimsenmiştir.
Bir barış sembolü olarak şahsi favorim, aynı Holtom’ın tasarımı gibi bir amaca yönelik tasarlanmış olup, aynı ölçüde meşhur olmasa da, belagatinde olarak ondan geri kalmaz. Amerikalı grafik tasarımcı Robert Brownjohn’ın 1969’taki New York Barış Kampanyası için tasarladığı “Barış Afişi”, elyazısıyla yazılmış “P” ve “E” harflerinin ardından gelen bir maça ası ve sonunda da bir soru işaretinden oluşmaktadır.
*Alice Rawthorn; The New York Times, 25 Ocak 2013
İngilizceden çeviren: M. Emir Uslu