TASARIM ÜZERİNE

RÖPORTAJ

GMK RÖPORTAJLAR

GMK Röportajlar #16: Fahri Özkaramanlı

GMK Röportajlar’ın 16’ıncısını, üyemiz Fahri Özkaramanlı’yla gerçekleştirdik. Web tasarımı, dijital ürün tasarımı ve markalaşma alanlarında yoğunlaşan Fahri Özkaramanlı, yazılım alanındaki çalışmalarını da sürdürüyor. Tasarımcıyla fizik mühendisliğiyle başlayıp Görsel İletişim Tasarımına kırdığı öğrenim rotasını, profesyonel deneyimlerini, tasarım alanında ekoloji ve sürdürülebilirlik temelli eğilimlere bakışı ile mesleğinin en başta iletişim olmak üzere pratikteki sorunlarını ve geleceğini konuştuk.* 

Foto: Ayda Özkaramanlı 


Grafik tasarımcı olmaya nasıl karar verdiniz? Bize serüveninizden bahseder misiniz?

Tasarımcı olmaya 1999’da, 19 yaşımda karar verdim. İstanbul Teknik Üniversitesinde Fizik mühendisliği okuyordum ve derslerimi geçmekte çok zorlanıyordum. Yeterli bilgim olmadan tercih listesine yazdığım bir bölümdü̈. Bu bölüm için ne gerekli altyapıya ne de arayı kapatacak ilgi ve azme sahiptim. Ev arkadaşımın da desteğiyle başka bir şansımın daha olabileceği fikrini kabullendim. Bilgisayarla aram iyiydi. Özellikle amatör olarak web siteleri tasarlamak ve yayınlamaktan çok keyif alıyordum. İnternetten araştırıp bu konuda eğitim veren üniversiteler olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Özellikle Bilgi Üniversitesinin Görsel İletişim Tasarımı bölümü inanılmaz heyecan verici görünüyordu. Risk alıp derslerime ara verdim ve Bilgi Üniversitesinin özel yetenek sınavına hazırlanmaya başladım. Bunu aileme söylediğim ânı çok net hatırlıyorum. Babam “Sen bilirsin, kazanamazsan askere gidersin” demişti. Bir senelik hazırlık sürecinden sonra bölüme birincilikle ve burslu olarak girdim. Bu, hayatımın dönüm noktalarından biridir.
 

İletişim tasarımında bilhassa web tasarımı, markalaşma ve dijital ürün tasarımı alanında çalışmalarınız olduğu biliyoruz. Bunun dışında ilgi duyduğunuz/çalıştığınız spesifik alanlar var mı?

Bilgi Üniversitesinde birçok farklı konuda ders alıp projeler hazırladım, bir yandan da web tasarımı işleri yapmaya devam ettim. Bu işlerde tipografi, film, fotoğraf, animasyon gibi alanlarda öğrendiklerimi uygulama şansım oldu. O dönem nispeten yeni bir alan olmasının avantajıyla bu işlerden biraz para kazanmaya da başladım. Okula başladıktan yaklaşık iki sene sonra ekonomik bağımsızlığımı kazandım. Dolayısıyla çalışmalarım daha çok web tasarımı alanında devam etti. Zaman içerisinde web tasarımıyla ilintili olan yazılım dilleri ile haşır neşir olmaya başladım. Henüz mezun olduğum Bilgi Üniversitesinde 2006’da web tasarımı dersleri vermeye ve tasarımlarımızı uygulayabilmemiz için öğrencilerle birlikte kendimi HTML, CSS ve Javascript dillerinde geliştirmeye başladım. Bu öğrenim süreci ticari hayatımda yeni imkânlara kapı açtı. Web tasarımı projelerimi başka bir yazılımcıya bağlı olmadan hayata geçirebilir hâle geldim. Kendi fikirlerimi dilediğim gibi uygulayabilme özgürlüğünü elde ettiğimden beri de yazılım alanında kendimi geliştiriyorum. Hâlâ, özellikle dijital ürün geliştirme alanında öne çıkan yazılım trendlerini takip ediyor, işime yarayabilecek olanları denemeye çalışıyorum.


ISType 2013, web sitesi tasarımı ve geliştirmesi


Sizce bir tasarımcının tasarım anlayışı ile mşterinin beklentileri veya kararları arasında nasıl bir denge olmalı?

2019’daki ISType konferansında font tasarımcısı Veronika Burian’ı dinlerken dikkatimi çekmişti: Bir font tasarımı projesinde, fontu tasarlattıran kurumun, fontu kullanacak tasarımcıların ve bu fontla tasarlanacak işleri görecek insanların beklentilerinden bahsediyordu. Müşterinin müşterisinin müşterisi! Beklentilerini karşılamakla sorumlu olduğumuz kişiyi parayı veren kişi olarak değil de yaptığımız işten etkilenecek insanların tümü olarak ele alabilirsek, yaptığımız işten kimin nasıl etkileneceğine odaklanabilir ve dengeleri bunun üzerinden kurabiliriz. Örneğin 2019’a dek ortağı olduğum Paraşüt için yeni bir özellik geliştireceğimiz zaman, öncelikle ürünü kullanacak olanların beklentilerinden yola çıkıyorduk. Ama öte yandan, tasarladığımız ürünü geliştirecek, pazarlayacak, satışını yapacak, destek verecek ekip arkadaşlarımızın beklentilerini de göz önünde bulundurmamız gerekiyordu. Bunu başarabilmek için de ilgili ekipleri ürün geliştirme sürecine doğru zamanda dahil ederek taraflar arasındaki iletişimin eksik kalmamasına özen gösteriyorduk. Tabii ki bazen bazı alanlarda taviz vermek gerekiyordu, bu bazen müşterinin çıkarlarını bazen de kendi çıkarlarımızı korumak durumunda olduğumuz değişken bir dengeydi.


Paraşüt
le başlayan serüveninizde, sadece bir tasarımcı değil, şirket ve ekip yönetimi, sistem oluşturma gibi kritik görevleriniz de oldu. Tasarımcı olarak şirket ve ekip yönetimi sizin için nasıl bir adaptasyon süreciydi, nasıl çözümler geliştirdiniz? Türkiyede tasarımcıların bu konuda eğitim almaya ve bilgi paylaşımına yatkın olduğunu dşnyor musunuz?

Paraşüt’ün büyümesiyle ekip yönetimine ağırlık vermeye başladığımda tasarım yapmamamın verdiği bir boşluk hissiyatı doğdu. Tasarım yaparken detaylara hâkim olabiliyorken, yeni pozisyonumda büyük resmi iyi görebiliyordum. Bu açıdan bakarak detayları tasarım ekibimin inisiyatifine bıraktım ve şirket hedefleri doğrultusunda daha verimli çalışabilmelerine odaklandım. İş arkadaşlarımın kariyer planlarıyla şirket çıkarlarının örtüşmesine çalıştım. Herkesin yaptığı işi neden yaptığını bilerek çalıştığı, alınan kararlarda söz hakkının olduğu, şeffaf ve konforlu bir çalışma ortamı olmak istemesi Paraşüt’ün önemli özelliklerinden birisiydi. Büyüyen bir ekip içerisinde bu dinamiklerin ne tür etkileri olduğunu deneyimleyebilmek, bir yazılımın arkasındaki ekibin işleyişini kurgulayabilmek benim için de keyifli bir öğrenme süreci oldu. Tasarımcıların özellikle hızlı büyüyen yazılım girişimlerinde benim yaşadığım süreçlerden geçmeleri sık karşılaşılan bir durum. Bu konuda çok sayıda yabancı kaynak ve diğer tasarımcıların deneyimlerini paylaştığı platformlar bulmak mümkün. Öğrenmeyi teşvik eden ve değişime açık bir ortam sağlandığında isteyen herkesin kariyerinde bu tür bir değişiklik yapabileceğini düşünüyorum.


Antilop, web sitesi tasarımı ve geliştirmesi, 2013


 

Bugüne dek yaptığınız işler arasında sizin için en önemli olanlar hangileri?

Musicmap. Bilgi Üniversitesindeki mezuniyet projem ve dünya çapında ilgi gören ilk işim. Burada, amazon.com’un “Bu albümü alanlar başka hangi albümleri aldılar?” verisini kullanarak bir müzik haritalama projesi yapmıştım. İnsanların, sevdikleri sanatçılardan yola çıkarak yeni sanatçılar keşfedebildikleri bir araca dönüşmüş ve epey ilgi toplamıştı. South By Southwest festivalinde de finalist olunca, Görsel İletişim Tasarımı Bölüm Başkanı İhsan Derman’dan beni festivale göndermesi için görüşmüştüm. Festivale katılamasam da bu vesileyle kendi bölümümde yarı zamanlı ders vermeye başladım.

Kimyaptı? Kendimi web yazılımı konusunda geliştirmek için geliştirdiğim, tasarımcılara yönelik bir sosyal web uygulaması. Tanıdığım insanlar dışında kimseyi buraya iş yüklemek için ikna edemedim. Sadece tasarım ve yazılım bilmenin yeterli olmadığını, kendimi pazarlama, satış ve iş geliştirme konularında da geliştirmem gerektiğini fark ettiğim bir proje oldu.

ISType 2013. ISType 2013’ün web sitesini, etkinliğin de konukları arasında yer alan Robert Bringhurst’ün ünlü The Elements of Typographic Style kitabının görsel tarzında tasarladım. ISType’ın kurucusu Onur Yazıcıgil’in de desteğiyle Bringhurst dahil geniş bir kitle tarafından takdir edilen bir iş oldu. Yayınlandığı sene tüm tipografi konferanslarının web sitelerini inceleyen Fonts In Use web sitesi tarafından favori konferans sitesi seçilmişti (http://2013.istype.com).

Wordmark. 2011’de logo tasarım sürecinde font seçimini kolaylaştırması için Wordmark’ı geliştirdim. Geçtiğimiz 10 yıl içerisinde ağızdan ağıza yayılarak dünyada milyonlarca insana ulaştı. Zaman içerisinde edindiğim deneyimlerle geliştirdiğim Wordmark, her ay yüz binlerce insanın bilgisayarlarına yüklediği fontlar arasından seçim yapmasına yardım ediyor. Geçtiğimiz aylarda Emre Parlak’la birlikte görsel tasarımını da yenilediğim uygulamaya https://wordmark.it adresinden bakabilirsiniz.

Ve Paraşüt. Paraşüt yukarıda da bahsettiğim gibi, büyük ölçekli bir dijital aracın operasyonunu bütün yönleriyle deneyimleyebildiğim, Kimyaptı?’da eksik kaldığım konularda kendimi geliştirebildiğim ve nihayetinde ticari olarak da en büyük kazancımı elde ettiğim iş olmasıyla benim için önemli (https://parasut.com).


Wordmark, uygulama tasarımı ve geliştirmesi, 2011 


Wordmark, uygulama tasarımı ve geliştirmesi, 2017Wordmark, uygulama tasarımı ve geliştirmesi, 2021

Bugüne dek sizi en fazla etkileyen tasarım hangisi ve neden?

2000’lerin başlarında Yugo Nakamura’nın yaptığı web siteleri beni çok etkilemiştir. Dönemin popüler web yazılımı Macromedia Flash’ı kullanarak yazılım ve tasarımı bir araya getiren, o güne dek deneyimlemediğim etkileşim ve fikirler barındıran işleri programlamaya ilgi duymamı sağladı. Maalesef şu anda bu işleri deneyimlemek mümkün değil, sadece ekran görüntülerine bakabiliyoruz.


Yaşadığınız şehrin tasarımlarınızı etkilediğini d
şnyor musunuz?

Gündelik rutinlerim içerisinde dışarıdan gelen uyaranların tasarımlarımı etkilediğini fark edebiliyorum. Gezdiğim bir sergi, okuduğum bir kitap, dinlediğim bir podcast veya bir arkadaşımla ettiğim muhabbet daha önceden bildiğim bir konuyla enteresan bir bağlantı kurmama ve ortaya ilginç bir iş çıkarmama yarayabiliyor. Yaklaşık iki senedir Berlin’de yaşıyorum. Pandemi sebebiyle şehir yaşamını olabildiğince özgür bir şekilde deneyimleyemedim. Şu anda Berlin, bilgisayar başından kalkıp evden çıkmaya, okumaya, dinlemeye, diğer insanlarla buluşmaya izin verdiği ölçüde işime katkı sağlıyor.


Kimyaptı?, sosyal web uygulaması projesi 2009


Web tasarımı uzun yıllardır aşina olduğumuz bir alan. Zamanla bu alan içinde arayz tasarımı, kullanıcı deneyimi tasarımı gibi farklı uzmanlıklar oluşmaya başladı. Dijital dönüşüm projelerinin artmasıyla da dijital ürün tasarımcılığı ortaya çıktı. Bu uzmanlaşmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiyede tasarım eğitimi veren üniversitelerin bu yeni uzmanlıklar konusundaki yeterliliği hakkında ne dşnyorsunuz? Öğrencilerin bu yeni alanlara ilişkin ilgi ve farkındalığını gözlemleme fırsatınız oldu mu?

Teknolojinin bütün sorunlarımıza çare olabileceği fikri yaygınlaştığından bu yana hepimiz gündelik hayatımızda giderek daha çok teknolojiye maruz kalıyoruz. Web tasarımı dersinde öğrencilerle paylaştığım bir kullanıcı deneyimi kitabı, dünyanın en ileri teknolojisinin kullanamadıktan sonra hiçbir işe yaramadığından bahseder. Bu açıdan baktığımızda bu teknolojilerin yaygınlaşmasında tasarımın önemini kavrayabiliriz. Varoluşları ticari başarılarına bağlı olan bu dijital ürünlerin geliştirilme süreçlerinde risk seviyesinin en aza indirgenmesi ve “üretim bandını” andıran verimli operasyonların kurulabilmesi için, web tasarımı alanının da zamanla farklı alt ve üst uzmanlıklara ayrılması gerektiği fikri bana mantıklı geliyor. Deneyimlediğim kadarıyla, ekip içerisinde ne kadar çok işbölümü olursa insanlar arasındaki iletişimin önemi de o kadar artıyor. Aksi takdirde, girdileri alıp çıktıları bir sonraki arkadaşına teslim eden, âdeta bir makine gibi çalışan insanlar ve ruhsuz şablon ürünlerle karşı karşıya kalıyoruz. 2013’ten beri herhangi bir üniversiteyle bağlantım olmadı, ancak öğrencilerin daha temel alanlarda eğitim almalarını ve bu uzmanlıkları çalıştıkları işlerle birlikte ve zaman içerisinde geliştirmelerinin faydalı olacağını düşünüyorum.

Sosyal medya ve dijital mecralardaki artışın grafik tasarıma etkileri hakkında ne düşünüyorsunuz? Dijital dönüşümün hız kazandığı bu dönemde sizce grafik tasarımcıları neler bekliyor?

Dikkat edilmesi gereken noktanın kimin çıkarları için çalışıldığı olduğunu düşünüyorum. Sosyal medya platformlarının büyük güç sahibi olduğu, toplum psikolojisi üzerinde etkilerinin yeni yeni anlaşıldığı ve sınırları belirlenmemiş alanlarda ticari kazanç peşinde dilediklerini yapabildikleri bir dönemdeyiz. İçerisinde bulunduğumuz ticari yapı sürekli büyümeyi ve sürekli daha fazla kazanç sağlamayı gerektiriyor. Bu amaç doğrultusunda hareket ederken ortaya “dark pattern” diye adlandırılan, şirket çıkarları karşısında bireylerin çıkarlarını hiçe sayan çalışmalar çıkabiliyor. Tasarımcıların bu konularda söz sahibi olabilmeleri ve çalışmalarının etkilerini daha iyiyi görebilmeleri için, çalıştıkları işlerin iş modellerine aşina olmaları gerektiğini düşünüyorum. Yaptığımız işin ticari geridönüşü ile yaptığımız işten etkilenen insanların çıkarlarını birlikte koruyabildiğimiz an “kazan kazan” durumunu elde edebilir ve yaptığımız işi etkileyecek kararlarda daha çok söz sahibi olabiliriz.


Musicmap, müzik haritalama projesi, 2004 


Bugüne dek işlerinizde telif sorunlarıyla karşılaştınız mı
? Tasarım alanında dikkatinizi çeken ya da öncelikli olduğunu düşündüğünüz benzeri sorunlar nelerdir?

Bugüne kadar bir telif sorunuyla karşılaşmadım. Aksine bu korkuyla kendi potansiyelini sınırlayan birçok kişiyle karşılaştım. Telif kanunlarının koruduğu birtakım ekonomik yapıları bir kenara bırakırsak, kişinin başka kişilerin yaptığı işlerden esinlenme durumunu özümsemesi gerektiğine inanıyorum. Altı sene önce gördüğüm bir kitap kapağı, dört sene önce gördüğüm bir afiş ve iki sene önce gördüğüm bir sanat eserini bir araya getirerek ortaya yeni bir iş çıkarabildiğimde, yaşadığım hayatın, edindiğim deneyimlerin bir değeri olduğunu hissediyorum. Bir tasarımcıyı ve yaptığı işi değerli kılanın da bu bağlantıları kurabiliyor olması olduğunu düşünüyorum.

Paraşüt ile Türkiye’de öncü sayılacak bir iş yaparken sayısız firmanın bizden esinlenerek benzer tasarımlar yaptıklarına tanık oldum. Bu konuya hep iki açıdan yaklaşıyorum. Bir yandan, Paraşüt’ün hikâyesi insanları cesaretlendirdiği için, “Biz de yapabiliriz” inancıyla bu işlere girişmelerini teşvik ettiğimiz için mutlu olmamız gerektiğini savunuyorum. Diğer yandan da aslında kopyalanan işin sürekli değişim ve gelişim içerisinde olan, onlarca insanla binlerce müşterinin zaman içerisindeki etkileşimiyle ortaya çıkmış bir işin tek bir anından bir enstantane olduğunu, bu kopyaların tehdit olarak algılanmaması gerektiğini savunuyorum.

İletişim tasarımı alanında güncel üretimleri takip ediyor musunuz? Türkiyede ve dünyada ilgiyle takip ettiğiniz tasarımcılar, tasarım stüdyoları ve projeler var mı?

Teknoloji ve tasarım alanında takip ettiğim çeşitli yayınlar ve Twitter’da yıllardır takip ettiğim birçok tasarımcı, stüdyo ve proje var. Fakat son zamanlarda takip etme eylemiyle ilgili bir problemim olmaya başladı. Hem süreli yayınlar hem de Twitter, Medium, blog vb. platformlar en güncel işleri, fikirleri, projeleri görmemizi sağlıyor. Bu platformların dinamikleri de bunun üzerine kurulu olduğu için kendimi “Acaba bugün ilgimi çekecek yeni bir iş, yeni bir tasarımcı karşıma çıkar mı?” beklentisiyle bu mecraları bilinçsizce tüketirken bulduğum çok oluyor. Twitter’a bakarken aslında farklı insanların farklı düşünceleri arasında dolaştığımı, bir çeşit televizyonda kanal zaplamak gibi bir şey yaptığımı fark ettim. Bu mecraları (özellikle dijital olanları) reaktif değil proaktif olarak kullanmaya çalışıyorum. Örneğin Twitter’da takip ettiğim kişiler en son ne yazmış diye bakmak yerine, kafama takılan bir konu olduğunda takip ettiğim insanlar bu konuda ne yazmış şeklinde bir arama yapıyorum. Nihayetinde benim ilgilendiğim, aradığım o şey ille de bugün yazılmış olmak zorunda değil.

Kazandığınız ödüllerin size ne gibi katkıları oldu?

Özellikle tasarım kariyerimin başındayken aldığım ödüller, yaptığım işlerin takdir gördüğü hissini perçinledi ve çalıştığım alanlarda daha da cesurca ilerlememe sebep oldu. Web tasarımında interaktif Flash projelerin yaygın olduğu 2000’lerin başlarında tasarladığımız, deneysel sayılabilecek projelerin GMK tarafından Web Tasarımı kategorisinde ödüle layık görülmeleri bu alanda ilerlememi ve daha da cesur denemeler yapmamı sağladı. Aslında bu konuda şanslı olduğumu düşünüyorum, katıldığım yarışmalardan eli boş dönseydim bunun kariyerime negatif bir etkisi olabilirdi. Özellikle çeşitli web tasarım jürilerinde de görev aldıktan sonra yarışmalara katılarak işlerime takdir aramanın gereksiz olduğu hissine kapıldım. Aldığım ödülleri bir pazarlama aracı olarak da kullanmayı beceremediğim için uzun bir süredir yarışmalara katılmıyorum.

 
FX Productions, web sitesi tasarımı, 2005





Size göre iyi tasarım nedir?

Dieter Rams’ın on tasarım prensibini kendime yakın buluyorum. Ayrıca kullandığı mecranın dinamiklerini avantaja çeviren tasarımları seviyorum. En son teknolojiden faydalanmak yerine sadece tarayıcının en temel özelliklerini kullanan web tasarımları gibi. Bunun yanı sıra doğadan ve evrimden ilham alan tasarımlar ilgimi çekiyor. Örneğin güneş altında kalan kozalağın açılmasından ilhamla geliştirilen, insan vücudu ısındıkça mikro kapakçıkları açılarak vücudu serin tutan spor kıyafetlerinin tasarımı gibi. Uzun bir süre “İnsan Odaklı Tasarım” yaklaşımını takip ettim. Fakat bir süredir yaptığımız işlere daha geniş bir perspektiften bakmamız gerektiğini savunan “Yaşam Odaklı Tasarım” yaklaşımını ve onu işlerime nasıl yansıtabileceğimi düşünüyorum.

Son dönemde üzerinde çalıştığınız yeni projeleriniz var mı?

Paraşüt’te “yönetici” işleri yapmaya başladığım dönemde gündelik işlerden, kitaplardan, podcast’lerden, muhabbetlerden edindiğim, bana ilginç gelen bilgileri notlar alarak kaydetmeye başladım. Bir süre sonra bu bilgilerin bana ilginç gelmesinin sebebinin aslında daha önce edindiğim başka bilgilerle ilintili olmaları olduğunu fark ettim. Fakat kullandığımız not tutma araçlarının bu ilintileri görünür kılmakta ne kadar yetersiz olduğunu da gördüm. Bir süredir Vannevar Bush’tan Tim Berners Lee’ye kadar günümüz internet teknolojisi ve insan beyninin çalışma şekliyle doğrudan ilintili olduğunu keşfettiğim bu problem üzerine kafa yoruyorum.

Tasarım dışında uğraştığınız alan(lar) var mı?

Fizik mühendisliğini bırakıp tasarım okumaya başladığım andan itibaren kendimi tasarım konusunda gelişmeye adadım. Okuduğum, izlediğim, dinlediğim her şey tasarımla ilgili oldu. Tasarım pratiğine kendi alanımda yeterince hâkim olduğumu düşündüğüm bu dönemde, tasarım becerimi kullanabileceğim, işlerimi doğrudan etkileyen ama yeterince bilgim olmadığını düşündüğüm alanlarda kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Yukarıda cevapladığım diğer sorularla da bağlantılı olan birçok konuda bilgi edinmeye, edindiğim bilgilerin birbiriyle ilişkilerini irdelemeye çalışıyorum.

Ne zamandır GMK üyesisiniz? GMKnın çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

2000’lerin başından beri GMK üyesiyim. Açıkcası GMK’nın çalışmalarını yeterince yakından takip etmedim. Özellikle üye olduğum ilk zamanlarda çalışma alanımla GMK’yı özdeşleştirmekte zorluk çektim. GMK’nın dijital alanda da kendini geliştiriyor olmasını ve çok değerli kaynaklarla dolu web sitesini takdir ediyorum.

Faal, web sitesi tasarımı ve geliştirmesi, 2013

Sizce tasarımcı yaşadığı topluma ve dnyaya karşı sorumlu mudur? İçinden geçtiğimiz ekolojik kriz, tasarım alanını sizce nasıl dönüştrmeli?

Bence herkes yaşadığı topluma, gezegende yaşayan bütün canlılara karşı ve yaşamın sü̈rdürülebilirliği konusunda sorumludur. Fakat son zamanlarda edindiğim bilgiler bireysel düzeyde elimizden geldiğince duyarlı olmaya çalışsak da yaratabileceğimiz farkın, endüstriler ve toplumlar seviyesinde yapılması gerekenlerin yanında etkisiz kalacağı yönünde. İçinden geçtiğimiz ekolojik krizin temel sebebinin şahsen mevcut ekonomik düzen olduğunu düşündüğüm için kendimi bu konuda geliştirmeye, ekonomik yapıların ve finansal büyüme odaklı yaklaşımın yaptığımız işleri nasıl etkilediğini daha net anlamaya çabalıyorum. Açıkçası bu konuda çok da iyimser olamıyorum. Bu kriz sürecinde Yaşam Odaklı Tasarım gibi hareketler ortaya çıkıyor olsa da ne seviyede etkili olacaklarını henüz net kestiremiyorum.

Mesleğinizin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Günümüzde internetin imkân verdiği Facebook, Google, Amazon gibi merkezî güç odakları, 20. yüzyılın sonlarında kurgulanan çok merkezli internet hayalinden oldukça uzak. Son zamanlarda, özellikle blok zinciri fikrinin popülerlik kazanmasıyla internetin mevcut yapısının değişebileceği, yeniden çok merkezli bir yapıya doğru evrilebileceği konusunda sinyaller var. Bu gelişmeler beni heyecanlandırıyor ve bu doğrultuda iş üretmek için motivasyon bulabiliyorum.

Bugünkü siz, mesleğinin henüz başındaki size ne söyler?

Bugün olduğum yere tamamen tanıştığım insanlar aracılığıyla geldiğimi net bir şekilde görebiliyorum. Seçme sınavında başarılı olmamı sağlayan ailem, mühendisliği bırakıp tasarım okumaya ikna eden ev arkadaşım, eşimle tanışmamı sağlayan okul arkadaşım, Paraşüt’teki ortaklarımla tanışmamı sağlayan eşimin arkadaşı... Mesleğinin henüz başındaki arkadaşlara insan ilişkilerine önem vermelerini öneririm. Fakat bizler için de geç değil. Geçenlerde geçmişe gidip bugünü değiştiremesek de bugünkü seçimlerimizin geleceği zaten değiştiriyor olduğunu görselleştiren şu tweet’e denk geldim. O zamandan beri ara ara aklıma geliyor...

 

*Röp. Behiye Aycan Erarslan (GMK Üyesi)