TASARIM ÜZERİNE

RÖPORTAJ

GMK RÖPORTAJLAR

GMK Röportajlar #1: Okay Karadayılar

Okay Karadayılar, 37. Grafik Tasarım Yarışması’nda Ali Taptık’la birlikte gerçekleştirdikleri “Vardiya” ile En İyi Kitap Tasarımı Ödülü’nü kazandı. 14 Eylül’de başlayacak ve “Yedinci Kıta” başlığını taşıyan 16. İstanbul Bienali’nin kimliğini, kurucu ortağı olduğu Onagöre tasarlıyor. 4. İstanbul Bienali’nin siparişi üzerine, Ali Taptık ve Merve Ünsal ile beraber hayata geçirdikleri dergi projesi Yay–Pop ise geçtiğimiz günlerde tamamlanıp çevrimiçi yayınlandı. Üyelerimizle gerçekleştireceğimiz yeni röportaj serimiz GMK Röportajlar'ın ilkini başarılı tasarımcı Okay Karadayılar’a ayırdık.





GMK: Grafik tasarımcı olmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz? Bize serüveninizden bahseder misiniz?

Okay Karadayılar: Tek vaka ya da bir uyanış anına işaret edip, bu yüzden diyemem. Annem ve babam mimarlık fakültesinde tanışıp evlenmişler, tasarım konusunda tutkulu olmayı aileden öğrendim denebilir. Arredamento Mimarlık dergisini evde görüp, o ana dek gördüğüm hiçbir şeye benzemeyen ama saygı ve dolayısıyla merak uyandıran bir obje olarak tanımladığımı hayal meyal hatırlıyorum. Öte yandan bilgisayarcı değerli bir ağabeyimin 13–14 yaşlarımda bilgisayarıma oyunlar yanında bir de Photoshop yüklemesi bir milat sayılabilir.

GMK: İletişim tasarımında ilgi duyduğunuz/çalıştığınız spesifik bir alan var mı?

OK: Olmadığını düşünsem de, çalıştığım yıllar boyunca –çoğunda yalnız, geçtiğimiz yıldan beri de ortağım Ali Taptık ile birlikte, Onagöre (http://www.onagore.com) olarak– sanat dünyası için basılı yayın tasarımı diyebilirim. Kitap, küçük ve kuralları tanımlı bir sistem kurup izleyiciyi oyuna davet etmek için çok uygun bir mecra olarak bana en çok keyif veren tasarım alanı.


İsmail Saray, SALT Published, 2018.


İsmail Saray, SALT Published, 2018.


İsmail Saray, SALT Published, 2018.

GMK: İşlerinizde tasarım anlayışınız ile müşterinin beklentileri veya kararları arasında nasıl bir denge kuruyorsunuz?

OK: Temelde brief’in verilmediğini, alındığını düşünüyorum. Yani müşteri ne kadar spesifik bir iş tanımı yapmış olursa olsun, tasarımcı, dinlemekten daha fazlasını yapmalı. Fazla iddialı olacak ama tasarımcı, yapılacak işin “ruhunu” anlamaya çalışmalı ki sağlıklı ve bütüncül öngörülerde bulunabilsin. Bu müşteri ve izleyiciyle aynı anda empati kurmaya çalışmak kadar, ortaya çıkacak ürünün toplumsal fonksiyonunu ve kullanacağı insanlararası iletişimin şartlarını olabildiğince bilmek anlamına da geliyor. Bunlar yalnızca mesleği icra ederken edinilebilecek tecrübeler değil ne yazık ki, hayatın her anında gözlem yapan ve bağlantılar çıkarsamaya çalışan bir yapının olması gerek. Şahsi tecrübem bu özelliğe halihazırda sahip olanların tasarımcı olmaya yatkın oldukları.



Transit, 2007, Tasarım: Okay Karadayılar–Ali Taptık.


Transit, 2007, Tasarım: Okay Karadayılar–Ali Taptık



Transit, 2007, Tasarım: Okay Karadayılar–Ali Taptık 

GMK: Yaşadığınız şehrin tasarımlarınızı etkilediğini düşünüyor musunuz?

OK: Sokaktan çok internette yaşadığımı düşünüyorum. “Sosyal medya” terimini kullanmak istemiyorum, en yaşlı milennial’lardan biri olarak “internet” benim için sosyal medyadan farklı (daha özgür, daha tekinsiz) bir şeyi ifade ediyor. Yaşadığım dev şehrin ne yazık ki çok küçük bir kısmını kullanıyorum; gezindiğim, vakit geçirdiğim yer internet daha çok. O yüzden sadece sokakta/şehirde yaşanan kültürü paylaşmadığımı, aynı anda birkaç kültürün içinde birden yaşadığımı düşünüyorum. Bunlar arasında birçok çelişki ve çakışma yaşanıyor elbette. Fakat dağılmamayı başarabiliyorsanız, besleniyor ve kurduğunuz dengenin faydasını görmeye başlıyorsunuz.




Friends and Strangers, 2016, Tasarım: Okay Karadayılar–Ali Taptık.


Alsem Charles Roidi, Yegâne, Kaplumbaa Yayınevi, 2017. 


GMK: Bugüne dek yaptığınız işler arasında sizin için en önemli olan/olanlar hangileri?

OK: Önem sırası gütmediğime inanmak istiyorum; projeler üretim sürecinde zihnimi tamamen kaplıyor. Fakat duygusal olarak önemini sonradan idrak ettiğim projeler var. Ali Taptık’la uzun işbirliğimizin ilk ürünü “Transit”, ilk gerçek kitap deneyimimdi ve ortak çalışmanın özel bir örneğiydi diyebilirim. Ilgın D. Akseloğlu’nun yönetimindeki Amerikan Hastanesi Operation Room için yaptığım kitap ve sergi kimlikleri de bana harika bir oyun alanı ve oyun arkadaşları verdiği için çok değerli. Küratörlüğünü Karoly Aliotti ve Nilüfer Şaşmazer’in yaptığı “Dark Deep Darkness” sergisi için ürettiğimiz kitapçık da şartların ne kadar zorlanabileceğini gösterdiği için güzel bir anı. Tasarımı ve üretimi iki yıldır süren, 1136 sayfalık “Domates Biber Patlıcan–Bir Etkinliğin Külliyatı 2012-2016”nın yeri de bende ayrı. Zeynep Öz’ün bu projesi Süreyyya Evren’in editörlüğünde gerçekleşti, sanırım önümüzdeki ay satışa çıkacak.


Amerikan Hastanesi–Operation Room Yayınları, 2015-2017.



Fikret Mualla, Sainte–Anne Desenleri, Amerikan Hastanesi–Operation Room Yayınları, 2016.


Dark Deep Darkness and Splendor, 2017.

GMK: Bugüne dek sizi en fazla etkileyen tasarım hangisi ve neden? 

OK: Çok basit ve çok işlevsel (ataç ya da vida gibi) temel bir ürünü saymak isterdim ama beni en çok etkileyen muhtemelen çocukken tutkuyla okuduğum çizgi romanların görece kısıtlı bir alanda yaptığı çok kıvrak hareketlerdir.

GMK: Aldığınız ödüllerin size ne gibi katkıları oldu?

OK: Çok ödül almadım ama uğraşıp didindiğinizin anlaşılması ve tasdik edilmesi onur verici.

GMK: Size göre iyi tasarım nedir?

OK: Ne yaptığını, nerede yaptığını ve nasıl yaptığını muhatabına iyi aktarabilen tasarım.


Vardiya, 2018, Tasarım: Okay Karadayılar–Ali Taptık.


Vardiya, 2018, Tasarım: Okay Karadayılar–Ali Taptık.

GMK: Bugüne dek işlerinizde telif sorunları yaşadınız mı? Tasarım alanında dikkatinizi çeken ya da öncelikli gördüğünüz benzeri sorunlar nelerdir?

OK: Şükür ki çok yaşamadım. Yaşadığım sayılı durum da bilinçlenmeme yaradı diyebilirim. Müşterinin niyetini ve samimiyetini anlamak bir deneyim işi, ama şansa bırakmamak açısından iki tarafın da haklarını koruyan bir sözleşme yapmak çok önemli.

GMK: İletişim tasarımı alanındaki güncel işleri takip ediyor musunuz? İlgiyle takip ettiğiniz tasarımcılar/işler var mı?

Yazı karakteri tasarımcısı David Jonathan Ross (https://djr.com/) ve František Štorm (https://www.stormtype.com/) devamlı dönüp baktığım kişiler. Fonts in Use (https://fontsinuse.com/) zaman zaman yorucu gelse de hep bakadurduğum harika bir kaynak. Öğrencisi olmak şansına eriştiğim Esen Karol’u artık yürüttüğü Manifold’dan (http://manifold.press) takip ediyorum. Bülent Erkmen’i saymam şart. Düşündüm de uzaktan çok sevip hayranlıkla takip ettiğim birçok tasarımcıdan zamanla soğumuşum. Yaklaşımı bende en çok iz bırakan ikili ise Sulki & Min (http://www.sulki-min.com/) muhtemelen.

GMK: Tasarım dışında uğraştığınız alan/alanlar var mı?

“Genel kültür” diyebilirim. Meraklı bir yapım var, zamanımın çoğu şaşkınlıkla bir şeylere bakmakla geçiyor.


Bahar–13. Sharjah Bienali İstanbul Ayağı, 2017.



GMK: Şu an neler üzerinde çalışıyorsunuz? Yeni projeleriniz var mı?

OK: Ortağım Ali Taptık ve Merve Ünsal’la 4. İstanbul Tasarım Bienali’nde başladığımız dergi projesi “Yay-Pop” (http://yay-pop.onagore.com) geçtiğimiz günlerde tamamlanıp çevrimiçi yayınlandı. Adı “Yayıncılığı Anlama Yayını” (Publication on Publishing) olarak açılabilecek dergi, bağımsız yayıncılık türlerini icra edenlerin deneyimlerinden faydalanma, onlardan öğrenme çabası. Asıl tutkumuz olan sanatçı kitapları yayıncılığına atılmadan önce başarıyla bunu sürdürenlerin nasıl yaptığını anlamak için röportajlar yaptık ve makaleler sipariş ettik. Online olarak PDF formatında parça parça ya da bir bütün olarak ücretsiz okunabiliyor. Ayrıca Onagöre olarak önümüzdeki Eylül ayında gerçekleşecek 16. İstanbul Bienali’nin kimliğini ve yan ürünlerini tasarlıyoruz. Yıllardır ilgiyle takip ettiğim bir etkinliğin içinde olmak harika bir his.


16. İstanbul Bienali "Yedinci Kıta", 2019, Tasarım: Okay Karadaylar­­–Ali Taptık (Onagöre).


Are We Human?, Lars Müller Publishers, 2016.


GMK: Ne zamandır GMK üyesisiniz? GMK’nın çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

OK: Grafik tasarımın bir meslek ve zanaat olarak gördüğü saygı ülkemizde ne yazık ki hak ettiğinden az. GMK da bu haksızlığa karşı çok önemli bir merci, üç yıldır üyeyim ve mutluyum.

GMK: Mesleğinizin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

OK: Tasarım, yapay zekânın tehdit ettiği meslekler listelerinde gerilerde görünüyor şimdilik. Bu tasarımcıların harika ikna kabiliyetlerinin mühendisleri ve dolayısıyla yapay zekâyı etkilemesinden olmalı. Bize yapacak iş kalmasa bile birilerini/bir şeyleri ikna etmeye (çalışmaya) devam edeceğiz sanırım.


GMK: Bugünkü siz, mesleğinin henüz başındaki size ne söyler?

OK: Fazla takma.

*Röportaj: Eda Gündüz (GMK Üyesi)